İnsan Allah’ın verdiği çok sınırlı bir akla sahiptir. Ve kendisine verilen bu çok kısıtlı aklı dahi yönetmekten acizdir. Ancak Allah’ın hak kitabı Kuran’a eksiksiz olarak uyduğu, aklını bu ahlak doğrultusunda yönlendirdiği takdirde bu akıl ona fayda sağlayabilir. Aksinde, Kuran ahlakından uzaklaştığı takdirde ise, aklını nefsinin ve şeytanın yönetimine vermiş olur. Bu da onu hayatının her aşamasında zora ve sıkıntıya sokacak, kayba uğratacak bir akıl zaafiyetine yöneltir.
İnsan, hayatının son anına kadar, nefsinin ve şeytanın aklı üzerinde kurmak istediği hakimiyete karşı mücadele etmek durumundadır. Bu mücadelede baştan galip gelebilmesi ise, kişinin temelde Allah’a ve O’nun insanlara bir lütuf olarak indirdiği hak kitabı Kuran’a kayıtsız şartsız bir güven ve teslimiyet içerisinde olmasıyla mümkün olabilir.
Yüce Rabbimiz sonsuz akıl sahibidir. Kainatın bizim bildiğimiz bilmediğimiz her noktasında, her an var olan her şeyi Allah yaratmaktadır. Allah’ın hakimiyeti dışında hiçbir güç yoktur. İnsanın bu önemli gerçek üzerinde dikkatlice düşünmesi son derece önemlidir. Allah sonsuz akıl sahibidir. Ve Allah bu sonsuz aklıyla insanlara yol gösterici olarak Kuran’ı takdir etmiştir. Böyle iken, insanın kendisine verilen çok kısıtlı aklı daha doğru görüp, Kuran’da tecelli eden akla uymaktansa kendi aklına güvenmesi çok büyük bir hata olur.
Ayrıca Rabbimiz Kuran’ı, insanlara bir rahmet olarak yaratmıştır. Kuran, Allah’ın yoluna uyanları karanlıklardan nurlara çıkaran bir kitaptır. Kendi aklıyla birşeyler yapmak isterken, insanın amacı kendisine fayda sağlayabilemek, zarardan kurtulabilmek, huzuru, mutluluğu, güzelliği, rahatlığı bulabilmektir. Oysa ki Allah tüm bunların yolunu insanlara hazır olarak Kuran ile birlikte vermiştir. İnsanın Kuran dışında kendi aklından bir çözüm bulma ihtiyacı yoktur. Kuran’a uyduğunda zaten kendi aklı da yatışacaktır. Çünkü Rabbimiz zaten insan aklını ve fıtratını, Kuran ile huzur bulacak şekilde yaratmıştır.
Bu nedenle insanın hayatının her aşamasında; gerek sıradan ve günlük gerekse de hayati önem taşıyan büyük olaylarla karşılaştığında tek yapması gereken Allah’a tüm kalbiyle güvenmesi ve hemen Kuran ahlakına teslim olmasıdır. Her olayın Kuran ahlakının yaşanmasıyla kesin olarak çözüme kavuşacağından emin olmalıdır. Bu konuda en ufak dahi bir şüpheye kapılmadan kararlılık göstermelidir. Allah sonsuz akıl ve sonsuz adalet sahibidir. Allah sonsuz güzel ahlaklıdır. Ve Rabbimiz kullarına karşı sonsuz şefkat ve merhamet sahibi olandır. Mümin, Allah’a ve Kuran’a güvenen bir insanın sonunun, mutlaka güzel olacağını unutmamalıdır. Ve bu ahlakında hiç tereddütsüz devam etmelidir. Bir kere, iki kere bu gerçeği düşünüp üçüncüde kendi aklının gösterdiği yola kapılmamalıdır. Ya da birçok olayda bu güvenini muhafaza edip de, her zamankinden farklı zor bir durumla karşılaştığında taviz vermemelidir. Kendi aklına değil, Allah’ın sonsuz aklına ve Kuran ahlakına güvenmelidir. Ancak Allah’a ve Kuran’a teslim olduğunda mutlu ve başarılı olabileceğini unutmamalıdır. Rabbimiz Kuran’da güzel sonucun takva sahiplerinin olduğunu şöyle bildirmiştir:
İşte burada (bu durumda) velayet (yardımcılık, dostluk) hak olan Allah’a aittir. O, sevap bakımından hayırlı, sonuç bakımından hayırlıdır. (Kehf Suresi, 44)
… Şu halde sabret. Şüphesiz (güzel olan) sonuç takva sahiplerinindir. (Hud Suresi, 49)
Allah, hidayet bulanlara hidayeti arttırır. Sürekli olan salih davranışlar, Rabbinin Katında sevap bakımından daha hayırlı, varılacak sonuç bakımından da daha hayırlıdır. (Meryem Suresi, 76)