Şevk, bir işi ya da bir amacı gerçekleştirmek için duyulan yoğun istek ve arzudur. Yapılan işte ne kadar ihlaslı olunursa, duyulacak şevk o denli büyük olur. İnkar edenlerin ise yaptıkları işlerde -herhangi bir çıkarları olmadığı sürece- şevkli hareket etmeleri hemen hemen imkansızdır. Onlar sadece nefislerinin isteklerini tatmin etmek için şevk duyar ve bunun için de hırsla hareket ederler. Yapılan bu işin sonucunda ise kişinin sadece kendisinin kazanması önemlidir. Bunun dışında, kendilerinden yana bir çıkar sağlayamayacakları işlerde, son derece isteksiz ve şevksiz olurlar. Bu tavırları da yaptıkları işlere olumsuz bir şekilde yansır. Şevk ve isteğin getirdiği özen olmadığı için, ortaya çıkan sonuç da verimsiz ve bereketsiz olur. Çoğu zaman başladıkları işleri yarım bırakırlar, hatta başlayamazlar bile. Bu nedenle başladıkları bir şeyin sonunu getirebilmeleri, onlar için büyük bir başarı hatta takdir edilmesi gereken bir durumdur. Allah Kuran’da bu insanların isteksizce yaptıkları işlerin tamamen boş bir çabadan ibaret olduğunu ve bundan dolayı da hüsrana uğrayacaklarını bildirmiştir:

De ki; “Davranış (ameller) bakımından en çok hüsrana uğrayacak olanları size haber vereyim mi? Onların, dünya hayatındaki bütün çabaları boşa gitmişken, kendilerini gerçekte güzel iş yapmakta sanıyorlar.” (Kehf Suresi,103-104)

Müminler ise, imanlarının kendilerine verdiği mutluluk nedeniyle, hiç bitmeyen bir enerji, şevk ve isteğe sahiptirler. Her geçen gün Allah’ın rızasını daha da fazla kazanmak için, daha çok salih amelde bulunmayı isterler. Bitirdikleri bir işle yetinmezler, aksine bu onları daha da şevklendirir, yeni salih amellerde bulunmalarına vesile olur. Yapmaları gereken işleri en iyi, en güzel ve insanlara en faydalı olacak şekilde yapabilmek için Allah’a dua eder, düşünür ve bu yönde samimi bir çaba harcarlar. Tüm bunların sonucunda ortaya çıkan sonuç, yapabileceklerinin en iyisi olur. Bu, Allah’ın müminlere verdiği başarının önemli bir sırrıdır.

Bu kısa dünya hayatında Allah’ın rızasını kazanabilecekleri ne kadar çok salih amelde bulunurlarsa, ahirette görecekleri güzel karşılığın o denli büyük olacağını bildiklerinden hiçbir zaman azıyla yetinmeyip, hep daha fazlasına talip olur, Allah’a, “… Senin razı olacağın salih bir amelde bulunmamı bana ilham et…” (Ahkaf Suresi, 15) şeklinde dua ederler. Allah müminlerin bu ihlaslı davranışına karşılık kalplerine ‘güven ve huzur’ duygusunu indirerek onların imanlarını her geçen gün daha da artırır. Allah müminlere olan bu rahmetini Kuran’da şu şekilde bildirmiştir:

Müminlerin kalplerine, imanlarına iman katıp artırsınlar diye, ‘güven duygusu ve huzur’ indiren O’dur… (Fetih Suresi, 4)