Ey iman edenler, sabredin ve sabırda yarışın…(Al-i İmran Suresi, 200)
Allah bir ayette, “… Bu bir Kitap’tır ki, Rabbinin izniyle insanları karanlıklardan nura, O güçlü ve övgüye layık olanın yoluna çıkarman için sana indirdik” (İbrahim Suresi, 1) hükmüyle Kuran’ın insanları karanlıklardan aydınlıklara çıkarıcı özelliği olduğunu bildirmiştir.
Kuran’da sabretmenin, insanları karanlıklardan nura çıkaracak yollardan olduğu bildirilir. Ancak Kuran’da bildirilen sabır, günlük hayatta pek çok insanın şahit olduğu tavırlardan çok farklı, çok üstün ve kapsamlı bir ahlak özelliğidir. Kuran’da öğretilen gerçek sabır, sadece zorluklar karşısında değil, aksine hayatın her anında yaşanan bir ahlak özelliğidir. Gerçek sabır, zorluklarda olduğu kadar güzel olan herşeyde kararlılık ve istikrar göstermeyi, bir an olsun bunlardan taviz vermeyerek bir ömür süresince devam etmeyi gerektirir.
Allah’ın Kuran’da bildirdiği sabrın en çarpıcı örneklerini peygamberlerimizin yaşamlarında görmek mümkündür. Çünkü peygamberler Allah’ın dinini anlatmakta, güzel ahlakı yaşamakta güzel bir sabır göstermiş ve Allah’a sadakatlerinden asla ayrılmamış, sadece Allah’ın rızasını kazanabilmek amacıyla sabretmişlerdir. Sabır konusundaki en güzel örnek ise hiç kuşkusuz ki mübarek Peygamberimiz Hz. Muhammed (sav)’dir. Peygamberimiz (sav) Müslümanlara da her zaman sabırlı olmalarını emretmiştir. Bir hadis-i şerifinde Peygamberimiz (sav) şöyle buyurmaktadır:
Mümin kişinin durumu ne kadar şaşırtıcıdır. Zira her işi onun için bir hayırdır. Bu durum, sadece mümine hastır, başkasına değil: Ona memnun olacağı bir şey gelse şükreder, bu ise hayırdır; bir zarar gelse sabreder, bu da hayırdır. (Kütüb-i Sitte, Muhtasarı Tercüme ve Şerhi, Prof. Dr. İbrahim Canan, 2. cilt, Akçağ Yayınları, Ankara, 1992, s. 208)