Onlar, kendilerine insanlar: “Size karşı insanlar topla(n)dılar, artık onlardan korkun” dedikleri halde imanları artanlar ve: “Allah bize yeter, O ne güzel vekildir” diyenlerdir. (Al-i İmran Suresi, 173)
Müminler arasında Allah’a en yakın, O’nunla bağlantısı en güçlü olanlar elbette ki Resullerdir. Zorluk anlarında gösterdikleri tevekkül bunun göstergelerinden biridir. Şuara Suresi’nin 61 ve 62. ayetlerinde Hz. Musa (as)’ın, Firavun ordularıyla deniz arasında kaldığında tavrı buna güzel bir örnektir. Yanındakiler korkuyla “yakalandık” derlerken, Hz. Musa (as) “Hayır, şüphesiz Rabbim, benimle beraberdir; bana yol gösterecektir” der. İşte bu tevekküllü davranışın ve Allah’a olan tam güvenin karşılığı olarak da Allah bir mucize ile Hz. Musa (as) ve yanındakileri denizden geçirerek kurtarmıştır. Bir başka güzel örnek de Peygamberimiz (sav)’in iman edenlere örnek olan hayatındandır:
Siz O’na (peygambere) yardım etmezseniz, Allah O’na yardım etmiştir. Hani kâfirler ikiden biri olarak O’nu (Mekke’den) çıkarmışlardı; ikisi mağarada olduklarında arkadaşına şöyle diyordu: “Hüzne kapılma, elbette Allah bizimle beraberdir.” Böylece Allah O’na ‘huzur ve güvenlik duygusunu’ indirmişti, O’nu sizin görmediğiniz ordularla desteklemiş, inkâra edenlerin de kelimesini (inkâr çağrılarını) alçaltmıştı. Oysa Allah’ın kelimesi, Yüce olandır. Allah üstün ve güçlüdür, hüküm ve hikmet sahibidir. (Tevbe Suresi, 40)
Dikkat edilecek nokta, Resulün Allah’a tam tevekkül göstermesinden sonra kendisine huzur ve güvenlik duygusu indirilmesi ve görünmeyen ordularla ona yardım edilmesidir. Nitekim Resuller yalnızca Allah’a tevekkül ettiklerini ve içten O’na yönelip-döndüklerini, doğru olan yolları O’nun kendilerine gösterdiğini söylemişlerdir. Allah da “Sen, artık Allah’a tevekkül et; çünkü sen apaçık olan hak üzerindesin” (Neml Suresi , 79) şeklinde buyurarak Resulleri Kendisi’ne tevekkül etmeye davet etmiştir. Başka bir ayette Allah Peygamberimiz (sav)’e şöyle söylemesini buyurur: “De ki: “Allah’ın bizim için yazdıkları dışında, bize kesinlikle hiçbir şey isabet etmez. O bizim mevlamızdır. Ve müminler yanlızca Allah’a tevekkül etmelidirler.” (Tevbe Suresi, 51) Bu derecede bir tevekkül, ancak Allah’a olan samimi bir iman ile mümkündür.
Zorluk anında gösterilmiş bir başka tevekkül örneği de Yusuf Suresi’nde anlatılır. 23. ayette Hz. Yusuf (as)’ın evinde kalmakta olduğu kadın ondan “murad almak” isteyince Hz. Yusuf (as) Allah’a sığınmış, zindana atılma ve küçük düşürülme tehdidine rağmen kadının haram olan isteğini yerine getirmemiştir. 33. ayette Hz. Yusuf (as)’ın verdiği cevap, Resullerin Allah’a olan yakınlığına güzel bir delildir:
(Yusuf) dedi ki: “Rabbim, zindan, bunların beni kendisine çağırdıkları şeyden bana daha sevimlidir. Kurdukları düzeni benden uzaklaştırmazsan, onlara (korkarım) eğilim gösterir, (böylece) cahillerden olurum.” (Yusuf Suresi, 33)
Resullerin önemli bir vasıfları, hareketleriyle çevrelerine ve tüm insanlara örnek olmaları, hal vermeleridir. Gerektiğinde son derece kararlı, sert ve tavizsiz, gerektiğinde de sevgi ve şefkat dolu bir tavır sergilerler. Böylece onlarla aynı ortamı paylaşan insanlar da bu tavır ve davranışlardan etkilenirler. Nitekim Firavun karşısında son derece güçlü ve kararlı davranan Hz. Musa (as) da büyücülere hal vermiş, böylelikle büyücüler iman ettikten sonra kendilerine işkence ve ölüm tehditleri savuran Firavun’a “Hiç zararı yok, çünkü biz gerçekten Rabbimiz’e dönücüleriz” (Şuara Suresi, 50) diyebilmişlerdir.
Hz. Eyyüb (as) da şiddetli hastalık anında Allah’a samimi bir duada bulunmuş, Allah da bunun karşılığında ona iyileşme yolunu göstermiştir:
Kulumuz Eyyub’u da hatırla. Hani O: “Herhalde şeytan, bana kahredici bir acı ve azap dokundurdu” diye Rabbine seslenmişti. “Ayağını depret. İşte yıkanacak ve içecek soğuk (su, diye vahyettik). (Sad Suresi, 41-42)
Tüm Resuller kavimlerinin kendilerini yalanladığı, öldürmeye ve sürüp çıkarmaya çalıştığı zamanlarda Allah’a samimi dua ederek yardım istemişlerdir. Ancak elbette ki, Resullerin Allah ile yakın bağlantıları ‘zorluk anlarıyla’ kısıtlı değildir. Onlar, tüm müminlere en güzel örnek olarak, hayatlarının her anında Allah ile sıcak bir yakınlığa sahiptirler. Örneğin Hz. Süleyman (as), kendisine sunulan yağız atları severken “… gerçekten ben, mal (veya at) sevgisini Rabbimi zikretmekten dolayı tercih ettim…” (Sad Suresi, 32) der. Kafirler için “dünya hayatının çekici süsü” olan ve onların azgınlığını artıran nimetler, Hz. Süleyman (as)’ın Allah’a olan yakınlığını arttırmaktadır.
Hz. Süleyman (as)’ın aşağıdaki duası tüm müminler için samimiyet örneğidir:
… Rabbim, bana, anne ve babama verdiğin nimete şükretmemi ve hoşnut olacağın salih bir amelde bulunmamı ilham et ve beni rahmetinle salih kullarının arasına kat. (Neml Suresi, 19)
Kuran’da karşımıza çıkan bunlara benzer birçok örnek, Resullerin, zorluk anlarında da ferahlık ortamlarında da Allah ile olan yakın bağlantılarının sürdüğünü, bu yakınlığın çevrelerine de etki edecek kadar açık ve etkileyici olduğunu göstermektedir.