ADNAN OKTAR: Olabilir bu tip insanlar, aklı fikri evlilikte olan tipler çoktur. “Adın ne?” dersen “evlilik, koca” der. Çünkü kocası olması onun için bütün hayatını garanti altına alması demektir. Sosyal sigortaların en yüksek dereceden bir insana sunduğu sigorta hizmeti ne ise, onu sunduğunu düşünüyor. Çünkü onu yedirecek, içirecek, gezdirecek, ona para verecek, hastalığında tedavisini yaptıracak. O da ona cinselliğini sunmuş olacak. Yani böyle bir anlaşma. Bu samimi bir Müslümanın, Allah’tan korkanın yapacağı bir karakter değildir, bir kişilik değildir. Müslüman Allah’ın tecellisini görmek için, ahirette arkadaşı olması için evlenir bir insanla. Hayat arkadaşını seçer. Ahiretliktir. Dünyada kaç günlük bir hayat var ki de evleniyorsun? Ne kadar kalıyorsun burada? Ahiretliğini seçmek için insan evlenir. İnşaAllah. Ve dünyada da Allah’a yakınlığına vesile olması için, Allah’ın tecellisini görmek için evlenir insan. Ve asil amaçlı olur. Para karşılığı, çıkar amacıyla, kendine baktırtmak, besletmek, sigortalı gibi olması amacıyla, hasebiyle bunu yapmaz. Bu çok küçük düşürücü. Dolayısıyla bir Müslüman kızın akşama kadar koca peşinde olması, gelinlikçilerde, şurada burada vaktini kaybetmesi değil de, Kuran’ın, İslam ahlakının dünyaya hakim olması, İslam ahlakının bütün dünyaya nurunu ışığını saçması için gayret etmesi gerekir. Fakat böyle vakalar da var tabii… Tabii çok küçük düşürücü.

Bir de bunu yaparken, mesela bir genç birisiyle tanışıyor, görüşüyor. Onu kandırmak için çok samimiyetsiz yalanlar söylüyorlar. İlk gördüğünde çarpıldığını, böyle bir şeyle hiç karşılaşmadığını, ilk defa başına geldiğini, olayın onun tahmin etmediği şekilde geliştiğini… Halbuki adama bakıyor, iki ayağı var, iki kolu var, bir sakatlığı yok, maaşı da yerinde, arabası var, yani bakabilecek konumda, rahat edebileceği konumda. Aklına yatıyor, olay bu. Teknik gözle bakıyor. Zaten onlar diyorlar, mantık evliliği yaptığını söylüyor, mantık evliliği.

Aşk evliliklerinin özelliği arabanın çok iyi olmasından kaynaklanıyor genellikle, aşkın şiddetlenmesine sebep oluyor. Evin çok iyi olması, paranın çok iyi olması, bir de damat adayı da tam onun dengiyse yani kendi kafasına göre, eli yüzü düzgünse tamam. Ama imani yönü, Kurani yönü, takva yönü, ihlas ve samimiyet yönü, o tamamen bir kenarda oluyor. Yani onu esas almıyorlar. Bu Allah’a karşı oynanmış bir oyun olmuş oluyor. O zaman Allah, onun arabasını onun başına bela ediyor. Evini başına bela ediyor. Ev, onun için hapishaneye dönüyor. Araba, hapishane aracı gibi oluyor onun için, sıkıcı bir hale geliyor. Adam onun başında bir gardiyan gibi oluyor. Yani gardiyanları tenzih ederim de, cezaevinde olan bir insanın devletin memuru gardiyanla karşı karşıya olması ayrıdır, o güzeldir, gardiyanlar yardımcı olan insanlardır. Ama bir de zulüm gardiyanı vardır, azap gardiyanı vardır. Bu zulüm ve azap gardiyanına dönüşüyor. Yani her gördüğünde ondan sıkılıyor, rahatsız oluyor. Elinin yüzünün düzgün olması artık onu ilgilendirmiyor. Yani o öfke, o nefret meydana geldiğinde istediği kadar güzel olsun, artık o nefretten ve öfkeden kurtulamaz.

Nitekim mesela sanatçılar evleniyorlar, Avrupa’da vs. Delikanlıya bakıyorsun hakikaten yakışıklı, boy, pos, para pul şöhret hepsi var. Kadın aynı şekilde. Para, pul, şöhret, güzellik, estetik her şey mükemmel. Evleniyorlar daha iki ay geçmeden boşanmak istiyorlar. Bir nefret oluşuyor, demek ki onun tipinden bir rahatlık ve zevk, hoşnutluk alamıyor, Allah’ın rızasını aramazsa. Çünkü ona çok itici olur, eli, yüzü, eti, kemiği her şeyi ona itici gelmeye başlar, ondan kurtulamaz. Sesi de itici gelir. Konuşmaları itici gelir, istediği kadar güzel olsun. İstediği kadar boylu poslu olsun hiç fark etmez, çok rahatsız edici gelir. Evi istediği kadar güzel olsun ona cehennem gibi gelir, o eve girmek istemez. Arabası da çok rahatsız eder. O yüzden tahammül edemedikleri için boşanmak istiyorlar. Kökeninde bu oluyor. Ama Allah rızası için insan sevdiğinde, sevdiğinin her şeyi ona güzel gelir. Yemesi, içmesi, oturması, kalkması, konuşması, mimikleri. Her şeyinde Allah’ın tecellisini gördüğü için ondan çok derin zevk alır, hoşnut olur, bıkmaz. Bilakis sevgisi her an daha da artar, her yıl, her hafta daha da sevgisi artar. Bu tarz sevgi anlayışında da ilk heyecanı yani o çıkardan kaynaklanan heyacanı, hevesi, ilk gün mesela yüz ise, ikinci günün akşamı bire düşmüş oluyor. Ondan sonra 0,01… 0,000 işte öyle devam ediyor. Ve dayanılmaz noktaya geldiğinde nefret, boşanmaya gidiyorlar. Birçoğunda böyle. Ama daha başında zaten biliyor onun başına geleceğini, diyor ki, “eğer boşanırsan şu kadar para vereceksin, şu kadar ev vereceksin, şu kadar bilmem ne yapacaksın.” İki taraf da birbirlerini böyle bağlayacak bir sistem kuruyorlar başlangıçta. Birbirlerine oyun oynayacaklarından emin oluyor bir kısmı. Yani bir fenalık yapacağından emin oluyor.

Hepsi böyledir diyemem tabii, yani böyle tedbir alan insanlar için konuşuyoruz. Hepsi böyle demem ama, benim dediklerim kendilerini biliyorlar. Peki bunu bile bile bir adam karşısındakine nasıl sevgi duysun? Nasıl değer versin? Çünkü sevmek için bir kere değer vermek gerekiyor, ciddi şekilde değer vermen lazım, çok değer vermen, çok saygı duyman gerekir, şefkat duyman lazım. Ne değer veriyor, ne saygı duyuyor, ne şefkat duyuyor. O zaman Allah nefreti geliştiriyor içinde, dayanılmaz bir nefrete dönüşür. Onun için bir Müslüman delikanlı için de çok kızdırıcı, mesela kapalı bir genç kızın bir an önce karşısındakini hemen böyle müflisten mal kaçırır gibi kandırmaya çalışması, bir de sahte izahlarla, sahte anlatımlarla onu ömür boyu kendine hizmetçi etmek için mahkum etmeye çalışması çok çirkin. Ömür boyu fikren mücadele etmek, ömür boyu Allah’ın dinine yardımcı olmak için, ahiretliğini seçmek için, Allah’ın tecellisini görmek için, Allah’ın rızasının en çoğunu arayarak insan evlenebilir. Bakın, Allah’ın rızasını arayarak değil sadece, Allah’ın rızasının en çoğunu arayarak. Çünkü orada her türlü kendini kandırabilir. Mesela, “kapalı bir kız aldım” diyor. Tamam niçin? “Bu sağlam, her yönden sağlam hissediliyor, başörtüsünden dolayı” diyor.

Bir kere sağlamlık imanla ilgilidir, akılla ilgilidir, takvayla ve samimiyetle ilgilidir ve Allah’a hizmetle ilgilidir. Yani icraatıyla anlaşılır… O yüzden doğrudan tavrına, samimi hayatına dikkat etmek lazım. Candanlığına ve hedeflerine dikkat etmek lazım. Kafayı gelinliğe, eve, arabaya, şuna buna bozduysa, burada bir anormallik vardır. İslam alemi fokur fokur kaynıyor, Müslümanlar perişan durumda, İslam’ı savunmaya kalkanların konumunu da görüyor. Mehdi (as)’ın gelişini örtmek için neler konuşuyorlar. Hz. İsa (as)’ın gelişini örtmek için ve bu büyük müjdeyi, bu güzellik olan, Allah’tan nimet olan konuyu, bir nimeti kapatmak için neler yaptıklarını da görüyorlar. Böyle bir konumda Irak’ın ne halde olduğunu görerek, Afganistan’ın ne halde olduğunu görerek, dünyadaki Müslümanların ne halde olduğunu görerek, daha hala suskun kalmaları ve gelinliğinin, arabasının, evinin, kıyafetinin, lüksünün peşinde olması, yazlığının peşinde olması tabii ki insanda rahatsızlık meydana getirir. Evliliğin tek amacının Allah’ın rızasının en çoğu olması gerekir. İnşaAllah. (Kaçkar TV röportajından, 22 Nisan 2010)