Kuran’ın bazı ayetlerinde, inkarcıların durumlarını apaçık ortaya çıkarmak için Allah’ın bazı olaylar yarattığı haber verilmektedir. Bu ayetlerden bir tanesinde şöyle buyrulur:
Böylece: “Allah içimizden bunlara mı lütufta bulundu?” demeleri için onlardan bazısını bazısıyla denedik (fitneye tabi tuttuk). Allah, şükredenleri daha iyi bilen değil mi? (Enam Suresi, 53)
Konu ile ilgili ayetlerden bazıları şöyledir:
Biz senden önce hiçbir Resul ve Nebi göndermiş olmayalım ki, o bir dilekte bulunduğu zaman, şeytan, onun dilediğine (bir kuşku veya sapma unsuru) katıp bırakmış olmasın. Ama Allah, şeytanın katıp-bırakmalarını giderir, sonra Kendi ayetlerini sağlamlaştırıp-pekiştirir. Allah, gerçekten bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.
Şeytanın (bu tür) katıp bırakmaları, kalplerinde hastalık olanlara ve kalpleri (her türlü) duyarlılıktan yoksun bulunanlara (Allah’ın) bir deneme (fitne) kılması içindir. Şüphesiz zalimler, (gerçeğin kendisinden) uzak bir ayrılık içindedirler. (Hac Suresi, 52-53)
Aşağıdaki ayette de insanların bazılarının sapmasına da sahip oldukları malların sebep olduğu bildirilir:
Onlardan bazı gruplara, kendilerini denemek (fitne olması) için yararlandırdığımız dünya hayatının süsüne gözünü dikme. Senin Rabbinin rızkı daha hayırlı ve daha süreklidir. (Taha Suresi, 131)
Söz konusu denemeler, birtakım insanların iyi veya kötü olduklarının ortaya çıkarılmasından ziyade, inkarlarının pekişmesi ve gerçeğin tartışmasız şekilde ortaya çıkması görevini görmektedirler. Konu başka bir ayette ise şöyle bildirilmektedir:
Şu halde onların malları ve çocukları seni imrendirmesin; Allah bunlarla ancak onları dünya hayatında azablandırmak ve canlarının inkâr içindeyken zorlukla çıkmasını ister. (Tevbe Suresi, 55)
Allah’ın bazı insanları bir ilim üzerine saptırdığı da Kuran’da şöyle haber verilmektedir:
Şimdi sen, kendi hevasını ilah edinen ve Allah’ın bir ilim üzere kendisini saptırdığı, kulağını ve kalbini mühürlediği ve gözü üstüne bir perde çektiği kimseyi gördün mü? Artık Allah’tan sonra ona kim hidayet verecektir? Siz yine de öğüt alıp-düşünmüyor musunuz? (Casiye Suresi, 23)
Allah’ın suçlarından dolayı saptırdığı böyle kimseler için artık bir çıkış yolu yoktur:
Şu halde münafıklar konusunda ikiye bölünmeniz ne diye? Oysa Allah, onları kazandıkları dolayısıyla tepe taklak etmiştir. Allah’ın saptırdığını hidayete erdirmek mi istiyorsunuz? Allah kimi saptırırsa, artık sen ona kesin olarak bir yol bulamazsın. (Nisa Suresi, 88)