Allah Kuran’da tek bir korkunun insanları doğruya götüreceğini bildirmiştir. Bu da Allah korkusudur. Sonsuz akıl sahibi olan Allah, kendisinden gereği gibi korkanlara doğruyu yanlıştan ayırt edecek bir anlayış vereceğini bildirmiştir. Bu, insanların sahip olması gereken en önemli özelliklerden bir tanesidir. İman sahibi basiretli bir kişi, doğrunun ve yanlışın ne olduğunu bilir. Bu nedenle kendisini türlü korkularla kandırmaya çalışan şeytanın oyunlarına kanmaz.

Şeytan insanların zayıf noktalarını iyi bildiği için, onları bu zaaflarından yakalamaya çalışır. Her insana aynı taktik ve yöntem ile yaklaşmaz. Kimi insanı gelecek korkusu ile, kimi insanı ölüm korkusu ile, kimi insanı cimrilik ve açlık korkusu ile korkutmaya çalışır. Örneğin bir insan çıkar beklentisi içinde olduğu bir kişiden çok çekinir. Kendi çıkarını engellemesinden, örneğin parasını, malını kaybetmesine neden olmasından veya bu kişi yüzünden itibarının zedelenmesinden korkar. O insana müstakil bir benlik verdiği için, onun şahsi kararlar aldığına ve istemediği bu tür olayların onun gücü ile meydana geldiğine inanır. Oysa unutulmamalıdır ki, o insanın da Yaratıcısı Allah’tır. O insanı yediren, içiren, hastalandığında ona şifa veren Allah’tır. Kendisi bunu bilse de bilmese de Allah’a boyun eğmiş olarak yaratılmıştır ve o şekilde yaşamını devam ettirmektedir. Bu kişi de söylediği her sözü, kaderinde Allah’ın belirlediği şekilde söyler. Allah bir ayetinde, kendisinden menfaat umulan insanların da aslında Allah’a kul olduklarını belirtmiştir. Her insan ahirette Allah’a hesap verecektir ve yaptıklarından sorulacaktır. Bu nedenle insanların esas olarak Allah’tan korkmaları gerekmektedir.

Allah’ın sonsuz gücünü ve herşeyin üzerindeki mutlak kontrolünü kavrayamayan kişiler, birçok farklı varlığa benlik verip, onları müstakil güç sahibi gibi gördükleri için her yandan tehlike içinde olduklarını zannederler. Kötülüğün kimden ve nereden geleceğini bilemez ve dolayısıyla sürekli korku ve endişeyle yaşarlar. Din ahlakından uzak yaşayan insanlar gelecek korkusunu çok yoğun hissederler. Sürekli ileride nasıl bir hayat süreceğini düşünmek, türlü ihtimaller üzerine endişelenmek sıkça yaşadıkları bir ruh halidir. “Acaba başıma bir şey gelir mi, ya hastalanırsam, ya genç yaşta ölürsem, acaba rahat bir hayat sürebilecek miyim?” gibi tamamen yersiz endişeler, sık sık rastladığımız ve yüzlerce farklı örneğini çoğaltabileceğimiz, kişiyi boş yere meşgul eden konulardan sadece birkaçıdır. Henüz olmamış bu olayları çeşitli ihtimalleri düşünerek kurgulamak, insana yaşadığı anda da büyük bir sıkıntı ve ümitsizlik verir.

Şeytanın insanlara verdiği kuruntu ve vesveselerin doğal bir sonucu olarak kişide aşırı endişeli bir ruh hali oluşur. Sakin, tevekküllü bir ruh hali ile değerlendirildiğinde kolayca çözümlenecek basit bir sorun, vesveseli yapıda düşünen insanlar için içinden çıkılmaz hale gelir. Bu yanlış bakış açısı kişiyi korku ve endişelere sürükleyen bir belaya dönüşür.

Müminlerin gücünün ve kesinlikle bozulmayan moralinin kaynağı ise, bu gerçekleri çok iyi bilmeleri ve Allah’ın yarattığı kadere samimi olarak iman etmeleridir.