Gerçek şu ki, İbrahim (tek başına) bir ümmetti; Allah’a gönülden yönelip itaat eden bir muvahhiddi ve o müşriklerden değildi. O’nun nimetlerine şükrediciydi (Allah) onu seçti ve doğru yola iletti. Ve Biz ona dünyada bir güzellik verdik; şüphesiz o, ahirette de salih olanlardandır. Sonra sana vahyettik: “Hanif (muvahhid) olan İbrahim’in dinine uy. O, müşriklerden değildi.”
(Nahl Suresi, 120-123)
Hz. İbrahim inkarcılarla mücadele ederken yukarıdaki ayetlerde de bildirildiği gibi, tek başınaydı. Çevresinde ona yardımcı olabilecek, onu maddi ve manevi yönden destekleyebilecek hiç kimse yoktu. Elbette ki bir insanın tek başına, çevresindeki en azgın insanları karşısına alarak, ölüm tehditlerine dahi aldırmadan Allah’ın dinini anlatması, o kişinin vicdanının ne kadar güçlü olduğunun bir göstergesidir. Öyle ki, kavmi Hz. İbrahim’i ateşe atarak yakmak istemiş, ancak Allah Hz. İbrahim’e yardım etmiş, onu korumuştur:
Dediler ki: “Eğer (bir şey) yapacaksanız, onu yakın ve ilahlarınıza yardımda bulunun.”Biz de dedik ki: “Ey ateş, İbrahim’e karşı soğuk ve esenlik ol.” Ona bir düzen (tuzak) kurmak istediler, fakat Biz onları daha çok hüsrana uğrayanlar kıldık. (Enbiya Suresi, 68-70)
Hz. İbrahim elçilerin Allah’a bağlılıklarına, Allah yolundaki kararlılıklarına, vicdanlı tavırlarına bir örnektir. Nitekim Allah onu ” … Doğrusu İbrahim, çok duygulu, yumuşak huyluydu” (Tevbe Suresi, 114) diyerek tarif eder ki, bu Hz. İbrahim’in son derece ince düşünceli, vicdanlı bir insan olduğunu ifade eder. Ayrıca Hz. İbrahim’in kıssasında Allah’ın yüksek vicdan sahibi kullarına kesin olarak yardımda bulunacağı da görülmektedir.
Allah’ın elçilerinin tamamı aynı ahlak üzerinde davranmışlardır. Hz. Yahya için Kuran’da “Katımız’dan ona bir sevgi duyarlılığı ve temizlik (de verdik). O, çok takva sahibi biriydi, ana ve babasına itaatkardı ve isyan eden bir zorba değildi” (Meryem Suresi, 13-14) denir. Bu sıfatlar, Hz. Yahya’nın Allah’a karşı hiçbir isyankarlığa yanaşmayan yüksek vicdanının ifadesidir.