Peygamberlerin hayatları boyunca dini büyük bir sabırla ve gayretle anlatmaları, her türlü koşulda asla taviz vermemeleri, onların vicdanlarına uymalarının bir sonucudur. Örneğin Hz. Nuh Kuran’da, yaptığı tebliğ ile örnek verilen peygamberlerdendir. Kuran’da Hz. Nuh’un kavmini gece gündüz Allah’ın yoluna çağırdığı, onların alaylarına, zulümlerine aldırmadan, herkesi Allah’ın azabı ile uyarıp korkuttuğu bildirilmektedir:

Dedi ki: “Rabbim, gerçekten kavmimi gece ve gündüz davet edip-durdum. Fakat davet etmem, bir kaçıştan başkasını artırmadı. Doğrusu ben, onları bağışlaman için her davet edişimde, onlar parmaklarını kulaklarına tıkadılar, örtülerini başlarına çektiler ve büyüklük tasladıkça büyüklük gösterip-direttiler. Sonra onları açıktan açığa davet ettim. Daha sonra (davamı) onlara açıkça ilan ettim ve kendilerine gizli gizli yollarla yanaşmak istedim. Bundan böyle” dedim. “Rabbinizden mağfiret isteyin; çünkü gerçekten O, çok bağışlayandır. (Nuh Suresi, 5-10)

Yukarıdaki ayetlerde bildirilen Hz. Nuh’un konuşmasından da anlaşılacağı gibi Hz. Nuh, vicdanının ona emrettiği herşeyi uygulamıştır. Gece-gündüz kavmini dine davet etmesi, bunu yaparken de gizli ve açık yollar denemesi onun bu konudaki ciddi ve samimi çabasını göstermektedir. Kavminin Hz. Nuh’a verdiği karşılık ise Kuran’da şöyle bildirilmektedir:

Kendilerinden önce Nuh kavmi de yalanlamıştı; böylece kulumuz (Nuh)u yalanladılar ve: “Delidir” dediler. O ‘baskı altına alınıp engellenmişti.’ (Kamer Suresi, 9)

Kavminin azgın tavrına karşılık olarak Allah Hz. Nuh’a şöyle vahyetmiştir:

… Gerçekten iman edenlerin dışında, kesin olarak kimse inanmayacak. Şu halde onların işlemekte olduklarından dolayı üzülme. Bizim gözetimimiz altında ve vahyimizle gemiyi imal et. Zulmedenler konusunda bana hitapta bulunma. Çünkü onlar suda boğulacaklardır. (Hud Suresi, 36-37)

Allah’ın yardımı gelene kadar Hz. Nuh kavmine tebliğ yapmıştır. Bu kuşkusuz büyük bir sabır gerektirir. Hz. Nuh’un karşılaştığı tüm zorluklara rağmen dini anlatmaktan asla vazgeçmemesi onun vicdanının bir sonucudur.

Kuran’da zikredilen peygamberlerin hepsi aynı kararlılık ve sabırla kavimlerini dine davet etmişlerdir. Allah bu salih kullarına Kendi Katından hikmet, anlatım çarpıcılığı ve ilim vererek onları güçlendirmiştir. Her birinin tebliği müminlerin hidayetine vesile olurken, inkar edenlerin de sahtekarlıklarını ortaya çıkarmıştır. Allah, elçileri aracılığı ile hakkı batılın üzerine atarak, batılın beynini darmadağın etmiştir. Bu değişmez İlahi kanun bir ayette şöyle açıklanır:

Hayır, Biz hakkı batılın üstüne fırlatırız, o da onun beynini darmadağın eder. Bir de bakarsın ki, o, yok olup gitmiştir. (Allah’a karşı) Nitelendiregeldiklerinizden dolayı eyvahlar size. (Enbiya Suresi, 18)