Kuran ahlakından uzak insanların konuşmalarında dikkat çeken özelliklerden biri de her zaman son sözü söylemeye ve haklı çıkmaya çalışmalarıdır. Karşı tarafın ne dediğini anlayıp bunlardan istifade etmektense, kendi fikirlerini dile getirmeye ve kabul ettirmeye bakarlar. Oysa bilgi düzeyi ne olursa olsun, insanın karşı taraftan öğreneceği bir şeyler olabilir. Karşı taraf daha az bilgili olsa bile, her zaman için konuya farklı bir açıdan bakabilmesi, objektif değerlendirmeler yapabilmesi, faydalı fikirler verebilmesi mümkündür.

Duyduğu her sesi Allah’ın yarattığını bilen bir insan, dinlediklerinde istifade edebileceği hikmetler olabileceğini düşünür ve bunları tespit etmeye çalışır. Çok iyi bildiği bir konuda bile eksik veya hatalı düşünebileceğinin farkındadır. Kuran’ın “Her bilgi sahibinin üstünde daha iyi bir bilen vardır” (Yusuf Suresi, 76) hükmü gereğince, bir konuda ne kadar bilgili olursa olsun, bir başkasının daha da bilgili olabileceğini, daha isabetli karar verebileceğini göz önünde bulundurarak karşı tarafın tespit ve önerilerine açık olur. Hatta böyle bir durum söz konusu olduğunda, kimse bir şey söylemeden, aklına, vicdanına ve samimiyetine güvendiği kişilere kendisi danışır; onlarla istişare eder yani fikir alışverişinde bulunur. İşleri istişare ile yapmanın müminlerin önemli özelliklerinden biri olduğunu bilir. Ayette şöyle buyrulmaktadır:

Rablerine icabet edenler, namazı dosdoğru kılanlar, işleri kendi aralarında şura ile olanlar ve kendilerine rızık olarak verdiklerimizden infak edenler. (Şura Suresi, 38)

Peygamberimiz Hz. Muhammed (sav) de, “Kim bir işe girişmek ister de, o hususta Müslüman biri ile muşavere ederse Allah onu işlerin en doğrusunda muvaffak kılar.” (Kütüb-i Sitte, 16. Cilt) sözleriyle iman edenlere bu konunun önemini hatırlatmıştır.

Bunun yanı sıra müminlerin konuşmalarında iddialaşma üslubunun da yeri yoktur. Önemli olan kendi fikirlerini karşı tarafa kabul ettirebilmeleri değil, en doğru olanı bulabilmeleridir. Bu konudaki ortak ölçüleri de Kuran’dır. Konuşmalarında kendilerine Kuran’ı rehber edindikleri için, Kuran’a dayalı her çözüme tabi olurlar. Bir ayette müminlerin bu özelliğine şu sözlerle dikkat çekilir:

Onlar, kendilerine Rablerinin ayetleri hatırlatıldığı zaman, onun üstünde sağır ve körler olarak kapanıp kalmayanlardır. (Furkan Suresi, 73)