İnsanların büyük bir bölümünün günah işlemelerinin ve kötü davranışlarda bulunmalarının nedeni, çıkar elde etme isteğidir. Vefasızlık, bencillik, saldırganlık, kıskançlık, içten pazarlıklı olmak, sinsilik gibi kötü ahlak özellikleri çoğunlukla çıkarcılıktan kaynaklanır. Yalancılığın da en önemli nedenlerinden biri, insanların çıkar ve kazanç elde etme konusundaki hırslarıdır.
Özellikle ticaret hayatında insanların bir kısmı yalan söyler ve yaptıkları ticaretin çıkarı için yalancılığın kesinlikle gerekli olduğuna inanırlar. Bu tip insanlar sattıkları eşyayı olduğundan daha değerli gösterir, fiyatı, ölçüsü, miktarı hakkında yalan söylerler. Allah Kuran’da insanlara “ölçü ve tartılarda” adaletle davranmalarını ve dürüst olmalarını bildirmektedir:
Tartıyı adaletle tutup-doğrultun ve tartıyı noksan tutmayın. (Rahman Suresi, 9)
Allah, Mutaffifin Suresi’nde ise, ölçü ve tartılarda dürüst davranmayanlara ahiret gününü hatırlatmaktadır:
Eksik ölçüp tartanların vay haline, Ki onlar, insanlardan ölçerek aldıklarında noksansız alırlar. Kendileri onlara ölçtüklerinde veya tarttıklarında eksiltirler. Yoksa onlar, diriltileceklerini sanmıyor mu? Büyük bir günde. İnsanların, alemlerin Rabbi için kalkacağı günde. (Mutaffifin Suresi, 1-6)
Allah korkusu olmayan, ahirete inanmayan ve ahiretin varlığından ve öldükten sonra hesap vereceğinden şüphe içinde olan insanlar için dünya çıkarları her zaman daha ön plandadır. Bu nedenle, bu insanlar kolaylıkla günaha girebilirler. Sadece bir anlık veya çok küçük bir kazanç sağlayabilmek için dahi, cehennem azabına neden olabilecek şeyler yapabilirler.
Oysa, Allah korkusu olan, Allah’ın her an kendisini izlediğini, işittiğini bilen, ahirette her söylediği sözün hesabını vereceğine iman ederek bunu hiç aklından çıkarmayan bir insan, çıkarları ne kadar zedelenirse zedelensin doğru olanı söylemekten asla ödün vermez. Allah’a dayanıp güvenir, doğru söylemekten dolayı müşkül durumda kalsa dahi, Allah’ın kendisine yardım edeceğini, ummadığı bir yerden kolaylık sağlayacağını bilir. Allah bir ayetinde güçlüklerin ardından kolaylık vereceğini vadetmektedir:
… Allah, hiçbir nefse ona verdiğinden başkasıyla yükümlülük koymaz. Allah, bir güçlüğün ardından bir kolaylığı kılıp-verecektir. (Talak Suresi, 7)
Allah, ayetinde emrini bildirmiş ve bu emrine uyanlara mutlaka yardım edeceğini, güçlüklerin ardından mutlaka bir kolaylık verileceğini müjdelemiştir. Karşılaştığı güçlüklerin üstesinden dürüstlük yerine yalanlarla, sahtekarlıklarla gelmeye çalışanlar, dünyada da ahirette de çok daha büyük güçlüklerle ve çetin belalarla karşılaşabilirler.
Bu gibi insanlar, yalanla elde ettikleri veya korudukları kazançlarını, kötü ahlakları nedeniyle kendilerine bela olarak verilen bir hastalık için hastane parası olarak harcamaktan korkmalıdırlar. Veya söz konusu insanlar bir yangının, yalan ve sahtekarlıkla elde ettikleri tüm kazancı yok etmesinden korkmalıdırlar. Allah’ın dünyada insanları Kuran ahlakına yönlendirmek için bu gibi belalarla deneyebileceğini unutmamalıdırlar.
Nitekim Peygamber Efendimiz (sav)’in de hikmetle belirttiği gibi “Yalan rızkı eksiltir”. Yani yalana başvurarak, başka insanları aldatarak kazanç sağlamaya çalışanların elde ettiklerinde Allah bir bereket kılmaz. Maddi ve manevi belalarla onların bu malları huzur içinde kullanmalarını engeller.
Allah’ın emrine uyarak, güçlüklere sabreden, doğruluktan ve dürüstlükten asla dönmeyen insanlar içinse Allah kolaylıklar, güzellikler ve ummadıkları rızıklar yaratır. Allah, ayetlerinde şöyle bildirmiştir:
… Şahidliği Allah için dosdoğru yerine getirin. İşte bununla, Allah’a ve ahiret gününe iman edenlere öğüt verilir. Kim Allah’tan korkup-sakınırsa, (Allah) ona bir çıkış yolu gösterir; Ve onu hesaba katmadığı bir yönden rızıklandırır. Kim de Allah’a tevekkül ederse, O, ona yeter. Elbette Allah, Kendi emrini yerine getirip-gerçekleştirendir. Allah, herşey için bir ölçü kılmıştır. (Talak Suresi, 2-3)
… Kim Allah’tan korkup-sakınırsa (Allah) ona işinde bir kolaylık gösterir. (Talak Suresi, 4)