Kuran’a baktığımızda tüm peygamberlerin ve beraberlerinde bulunan müslümanların sürekli olarak bir mücadele ortamında yaşadıklarını ve bu ortamın şiddetinden kaynaklanan bir şuur açıklığı ve dikkat içerisinde olduklarını görürüz. Dini yaşama ve anlatma konusunda gösterdikleri kararlı tutum nedeniyle, çoğu toplumlar peygamberlere tepki göstermişler ve hatta kendi menfaatlerine zarar gelmesinden endişe ederek peygamberi ve inananları öldürmeye kalkışmışlardır.

Müminler ise, Allah’ın dilemesi dışında kendilerine iyi ya da kötü hiçbir şeyin isabet etmeyeceğinin bilincindedirler. Eğer herhangi bir saldırıya maruz kalırlarsa da bunun kendi dünya ve ahiret hayatları açısından olabilecek en hayırlı sonuç olduğunun farkındadırlar. Bu sebepten Allah’tan başka hiç kimseden korkmazlar. Ancak bir yandan da akılcı ve aşılması güç tedbirler alarak, düşmanlarının kurduğu tuzakları bir bir bozarlar.

İşte müminlerin ibadet olarak uyguladıkları bu akılcı tedbirlerden birisi de, yaşadıkları yerlerin korunmasına yöneliktir. Bu konuda Kuran’da yer alan işaretlerden biri, Hz. Davud ile görüşmek isteyen, birbiriyle davalı iki kişinin peygamberin yanına geldiklerini anlatan ayette saklıdır:

Sana o davacıların haberi geldi mi? Hani mihraba (Davud’un bulunduğu yere girmek için) yüksek duvardan tırmanmışlardı. (Sad Suresi, 21)

Söz konusu davacıların, Hz. Davud (as)’ın bulunduğu yere yüksek duvarları tırmanarak girdiklerini anlatan bu ayet aynı zamanda Davud peygamberin bulunduğu yerin şekli hakkında da bize bilgi vermektedir. Hz. Davud (as)’ın yaşadığı yerin, duvarları sağlam ve yüksek olabilir. Ayrıca burası güvenli ve savunmaya elverişli bir yer olabilir. Böyle bir mekan dışarıdan gelebilecek her türlü saldırıya kapalı, ulaşılması zor, dolayısıyla da güvenlik için ideal şartlar oluşturan bir yerdir.

Kuran’da haber verilen akılcı tedbir alma yöntemlerinden birisi de, müminlerin bulunduğu mekanların ya da evlerin önünde köpek bulundurulmasıdır. Bu konuya işaret eden ayetler Kehf Suresi’nde şöyle geçer:

Sen onları uyanık sanırsın, oysa onlar (derin bir uykuda) uyuşmuşlardır. Biz onları sağ yana ve sol yana çeviriyorduk. Köpekleri de iki kolunu uzatmış yatıyordu. Onları görmüş olsaydın, geri dönüp onlardan kaçardın, onlardan içini korku kaplardı. (Kehf Suresi, 18)

Kuran’da Kehf topluluğu olarak bilinen gençler, dönemin din düşmanı hükümdarından korunmak amacıyla bir mağaraya sığınmışlardır. Ayetlerde bildirildiğine göre Allah onları uzun bir süre bu mağarada uykuda bıraktıktan sonra uyandırmıştır. Yukarıda yer alan ayette ise, bu gençlerin uyudukları esnada yanlarında bir köpek bulundurduklarına ve bunun onlar için bir korunma sağladığına işaret edilmektedir.