Dinde zorlama (ve baskı) yoktur. Şüphesiz, doğruluk (rüşd) sapıklıktan apaçık ayrılmıştır. Artık kim tağutu tanımayıp Allah’a inanırsa, o, sapasağlam bir kulba yapışmıştır; bunun kopması yoktur. Allah, işitendir, bilendir. (Bakara Suresi, 256)
İslam dini, güzellik ve sevgi dinidir. İslam dinini yaşayan insanlar, bu güzel dinin özünü ve derinliğini gördükleri için, Allah’a derin imanlarından dolayı bir heyecan ve şevk içinde olurlar. Bu, bir gönül kabulüdür. İslam’a olan bağlılığın kaynağı Allah’a olan aşktır. Bir Müslüman, Allah’a olan aşkı sebebiyle namaz kılar, Allah’a olan aşkından dolayı ibadetlerini yerine getirir ve Kuran’a göre yaşar. Allah, Kuran’da Müslümanların bu özelliğini “gönülden Allah’a yönelenler”, “gönülden katıksız bağlılar” ifadeleriyle haber vermiştir.
Bir Müslüman, Allah’ın yüceliğini ve İslamı, aklıyla kavrar ve kalben de tasdik eder. Kuran’ın kesin hükmünde de belirtildiği gibi, hiç kimse bir başkasına bunu zorla ve baskıyla kabul ettiremez. Eğer bir insan baskı yoluyla İslam’a döndürülmeye çalışırsa, baskı yoluyla ibadete zorlanırsa, bu onu bir müslüman değil, tam tersine bir münafık haline getirebilir. Ve bu şekilde İslam’ın tamamen karşı olduğu bir insan türü ortaya çıkmış olur. Münafık, baskı altında iken Müslüman olduğunu söyler, fakat içten içe Kuran ahlakından uzak bir din anlayışı geliştirip, Müslümanlığa ve Müslümanlara kin güderek düşman haline gelen bir sahtekardır. Yüce Allah ayetlerinde münafıklık yapanları şöyle tarif etmiştir:
İnsanlardan öyleleri vardır ki: “Biz Allah’a ve ahiret gününe iman ettik” derler; oysa inanmış değillerdir. (Sözde) Allah’ı ve iman edenleri aldatırlar. Oysa onlar, yalnızca kendilerini aldatıyorlar ve şuurunda değiller. Kalplerinde hastalık vardır. Allah da hastalıklarını arttırmıştır. Yalan söylemekte olduklarından dolayı, onlar için acı bir azab vardır. (Bakara Suresi, 8-10)
İman edenlerle karşılaştıkları zaman: ‘İman ettik’ derler. Şeytanlarıyla başbaşa kaldıklarında ise, derler ki: ‘şüphesiz, sizinle beraberiz. Biz (onlarla) yalnızca alay ediyoruz. (Bakara Suresi, 14)
Bu, onların iman etmeleri sonra inkar etmeleri dolayısıyla böyledir. Böylece kalplerinin üzerini mühürlemiştir, artık onlar kavrayamazlar. (Münafıkun Suresi, 3)
Doğrusu, uydurulmuş bir yalanla gelenler, sizin içinizden birlikte davranan bir topluluktur… (Nur Suresi, 11)
Kalplerinde hastalık vardır. Allah da hastalıklarını artırmıştır. Yalan söylemekte olduklarından dolayı, onlar için acı bir azap vardır. (Bakara Suresi, 10)
İslam’ın tebliğ edilmesi ve İslam’ın hükümlerinin, sunduğu güzel ahlakın tanıtılması her Müslümanın üzerine düşen farzdır. Fakat bu, Kuran’ın hükmüne göre, asla baskı yoluyla gerçekleşemez. Kuran, Hıristiyanlara da Musevilere de tebliğ edilir, fakat bu kişiler eğer kendi dinlerini yaşamaka ısrar ederlerse, artık Kuran’a göre, onlara yönelik bir zorlama söz konusu olamaz.
İşte bu sebeple Allah, “dinde zorlama (ve baskı) yoktur” şeklinde bildirerek imanın bir sevgi ve gönül birlikteliği şeklinde olması gerektiğini haber vermiştir. Baskı altında Müslümanlık, İslam dininde yasaklanmıştır.
İçinde bulunduğumuz ahir zamanda, Allah’ın izniyle Hz. İsa (a.s.)’ın ve Hz. Mehdi (a.s)’ın zuhuru çok yakındır. Hz. Mehdi (a.s.) döneminde insanlar dinin özünü kavrayacak ve kitleler halinde Allah inancına yöneleceklerdir. Hz. Mehdi (a.s.), Müslümanlara Kuran ile, Hıristiyanlara İncil’in gerçeği ile, Musevilere de Tevrat’ın gerçeği ile hükmedecektir. Hz. Mehdi (a.s.), asla kan dökmeyecek, Kuran’da emredildiği şekilde, güzel öğüt ve sevgi ile insanları Allah inancına ve dinin özüne davet edecektir.
Kap su ile dolduğu gibi yeryüzü barışla dolacaktır. Hiçbir kimse arasında bir düşmanlık kalmayacaktır. Ve bütün düşmanlıklar, boğuşmalar, hasetleşmeler muhakkak kaybolup gidecektir.(Sahih-i Müslim, 1/136)… Cenab-ı Hak İslamı nasıl Bizimle başlatmışsa O’nunla (Hz. Mehdi (a.s.) ile) sona erdirecektir. Nasıl, Bizimle onlar aralarındaki şirk ve adavetten (husumet ve düşmanlıktan) kurtulmuş ve kalplerine ülfet (dostluk) ve muhabbet (sevgi) yerleşmişse, (Hz. Mehdi (a.s.) gelişi ile) yine öyle olacaktır. (Ahir Zaman Mehdisi’nin Alametleri, Celalettin Suyuti, s. 20)“… Onun (Hz. Mehdi (a.s.))döneminde iyi insanların iyiliği artar, kötülere karşı bile iyilik yapılır.” (Kitab-ul Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 17)