new straits_times_adnan_oktar_secret_to_happiness

Mutluluk kavramı üzerine en çok konuşulan devirlerden birini yaşıyoruz. Dünyanın neresinde olursa olsun her insan mutlu olmak istiyor. Ne var ki büyük bir çoğunluğun bitmek bilmeyen dertleri, sıkıntıları var. Herkes bir şeylerden şikayetçi. Mutsuz insanlar arttıkça terapistlerin, mutluluk koçlarının, psikolojik danışmanların sayısında da büyük bir artış görülüyor. Mutluluğun sırrını açıkladığını iddia eden kitaplar tüm dünyada en çok satanlar listesinin en üst sıralarında yer alıyor.

Günümüzde insanlar sıkıntılarından biraz olsun uzaklaşmak için dört elle teknolojinin sunduğu olanaklara sarılıyor. Müzik, dans, spor, çeşitli sanat dalları, televizyon ve sinemanın yanı sıra yeni eğlence türleri, bilgisayar-cep telefonu oyunları, internet, kitle iletişim araçları, konserler, festivaller, yarışmalar mutluluğu arayan kitleleri peşinden sürüklüyor. Her biri insanların hoş vakit geçirmelerini sağlamak, onları eğlendirmek için sürekli yenileniyor, geliştiriliyor, yaygınlaştırılıyor.

Tüm bunlara rağmen insanlar mutsuz. Yüzleri solgun ve bitap, bakışları boşluğa dalıp gitmiş, düşünceli, kaygı dolu. Kimi maddi imkansızlıklar içerisinde, kimi ise hastalığıyla, kişisel ya da ailevi problemleriyle boğuşuyor. Kiminin borcu var, kimi istediği hayat standardını elde edemediği için bunalımda, kimi dilediği kıyafeti ya da yiyeceği satın alamadığı için. Kimi zor koşullar altında ay sonunu nasıl getireceğini düşünüyor, kimi çocuklarının geleceğini nasıl temin edeceğini. Kimi yaşlandığı için mutsuz, kimi genç olduğu halde kendini yıpranmış ve ümitsiz hissediyor.

İntihar oranlarına baktığımızda ise dünyanın içinde bulunduğu endişe verici durum daha da netleşiyor. Dünya Sağlık Örgütü’nün son raporuna göre dünyada her yıl yaklaşık bir milyon kişi intihar nedeniyle hayatını kaybediyor. Diğer bir ifadeyle her 40 saniyede bir kişi intihar ediyor. Örgüt ruh sağlığı bozukluklarının giderek çoğaldığını belirtiyor. Örgütün bir diğer tespiti; intihar, genç ölümlerinde ikinci sebep. Örneğin her yıl 40 bin kişinin intihar ettiği ABD’de gençler arasında intihar sıklığının son yıllarda çarpıcı biçimde artış gösterdiği ifade ediliyor.

Mutsuzluk belası sadece yetişkinleri ve gençleri değil çocukları dahi sarmış durumda. Araştırmalar her iki çocuktan birinin mutsuz olduğunu ortaya koyuyor. Almanya, İngiltere, ABD bu tehlikeyi fark eden ve müfredatlarına “mutluluk” dersi ekleyen ülkeler arasında.

Peki nedir tüm dünyayı sarıp kuşatan bu mutsuzluk kasırgasının kaynağı?

Mutsuzluğun kaynağı çoğunlukla maddi sebeplerde aranır. Ekonomik sorunlar ve kayıplar, işsizlik, başarısızlık, hayal kırıklıkları, utanç, aşağılanma, aile içi çatışmalar, aileden ya da yakın çevreden birini kaybetme, hastalık, yalnızlık gibi sorunlar mutsuzluğun başlıca nedenleri olarak görülür. Oysa kişiyi mutsuzluğa ve ümitsizliğe sürükleyen gerçek sebep bunların hiçbiri değildir. Nitekim hiçbir ekonomik sıkıntısı olmayan ve her türlü dünyevi imkana sahip olan pek çok insan mutsuz olduklarını dile getirmekte, içine düştükleri boşluk sebebiyle uyuşturucu ya da alkol bağımlısı olabilmekte, kimileri daha da ileri giderek intiharla hayatlarına son vermektedir.

Gerçek şu ki mutsuzluğun tek sebebi vardır, o da ruhtaki maneviyat eksikliğidir. Tarih boyunca mutsuz yaşamış olan insanların tüm sıkıntılarının ardında sadece bu gerçek yer almaktadır. Maneviyat, mutluluğun yegane şartıdır. İnsanların bir kısmı ise maddiyatla ya da hedef olarak belirledikleri ideallere ulaşmakla mutluluğu yakalayabileceklerini zannetmektedirler. Oysa istedikleri kadar maddi güç elde etsinler, maneviyatları güçlü olmadığı takdirde en ufak bir zorluk anında yıkılmakta, umutsuz ve karamsar bir ruh haline bürünüp yaşama sevinçlerini kaybetmektedirler.

Maneviyatın yolu ise tüm bu evreni yaratan, canlı cansız her şeyi var eden ve biz insanlara en güzel, en doğru ve en rahat nasıl yaşayabileceğimizi ayetleriyle haber veren Allah’ın sonsuz aklına teslim olmaktan geçer. Nitekim insanı mutlu edecek tek şey, kendisini yaratan, her an kendisini duyan, gören, dua ettiğinde duasına karşılık veren Yaratıcısını çok sevmek, O’nun tayin ettiği kadere bütün kalbiyle teslim olmuş şekilde yaşamaktır. Allah’ın yarattığı dünyada Allah’tan uzak ve habersiz yaşamanın kişiye ancak mutsuzluk ve yıkım getireceği çok açık bir gerçektir.

Dikkat edersek, etrafımızdaki her şeyin bir amacı bulunmaktadır. Denizlerin, göllerin, okyanusların, gökyüzünün, yıldızların, dağların, çiçeklerin, bitkilerin, ağaçların, hayvanların, meyvelerin, sebzelerin; gözümüzle gördüğümüz görmediğimiz her şeyin yaratılışında bir hayır ve hikmet vardır. İnsanların bu dünyada rahat yaşayabilmeleri için hepsinde bin bir türlü özellik yüklüdür. Allah’ın yarattığı bu güzelliklere vicdanıyla bakan kişinin kalbi, şahit olduğu sonsuz sanat ve ihtişam karşısında aşkla, sevgiyle ve manevi duygularla dolup taşar. Etrafındaki her şey gibi, kaderde yaratılan her olayın da Allah tarafından hayır ve hikmetle yaratıldığını bilir. Dolayısıyla hiçbir şey onu mutsuzluğa, karamsarlığa ve ümitsizliğe sürüklemez. Bütün malı mülkü gitse, Dostu olan Allah’ın kendisine başka hayırlar vereceğini bilir; yaşlansa, hastalansa, sağlığı kaybolsa sabreder, sabrı karşılığında da büyük sevap kazanacağını umar; sevdiği bir kişiyi kaybetse, onun Allah’ın Katına, ahirete intikal ettiğini, Allah’ın sonsuz koruyuculuğunda olduğunu düşünür, üzülmez; çok istediği bir şeye ulaşamıyorsa, Allah’a daha çok, daha içten dua eder. Kısacası bu dünya hayatında onu mutsuz kılacak hiçbir şey yoktur.

Bu dünyada mutluluğun tek sırrı, bizlere sayısız güzellikler sunan Rabbimize tüm benliğimizle yönelmektir. Allah insanlara saymakla bitiremeyecekleri kadar çok nimet bağışlamışken, insanların O’na yönelmemeleri ve O’na teşekkür etmemeleri, dünyaya mutsuzluğu getiren tek nedendir.

Bu nedenle mutsuz insanlar çözümü imanda aramalıdırlar. Allah’ın insana verdiği gözler, kulaklar ve kalp ancak yaratılış amaçlarına uygun kullanıldıklarında huzura erer. Gözler Allah’ın tecellisi olduğunu unutarak etrafa bakarsa, kulaklar duyduğu seslerde Allah’ı hatırlamazsa, kalpler Allah aşkıyla çarpmazsa mutlu olamaz. Mutluluk arayanlar bilmelidirler ki, onları mutlu kılacak olan yalnız ve yalnız Allah ve O’nun sevgisidir.

Adnan Oktar’ın New Straits Times’da yayınlanan makalesi:

http://www.nst.com.my/news/2016/03/132292/secret-happiness