Kuran’ı okuduğumuzda, Müslümanların anlaması ve bilmesi gereken en temel hususların açıkça izah edildiğini görürüz. Kuran’da Allah yaratılışın nasıl olduğunu anlatmıştır. Şeytan’ı tanıtmış, helal haramları bildirmiş, Peygamberlerin hayatlarını haber vermiştir. Dünya hayatının bir imtihan yeri olduğu ve asıl yurdun ahiret hayatı olduğu bildirilmiştir. Kuran’da, cennet ve cehennem tarif edilmiş, insanlar cehennem azabına karşı uyarılmışlardır.

Tüm bu temel konuların dışında, Kuran’da Yüce Allah’ın, müminler için özel olarak gizlediği özel işaretler bulunur. Bu işaretlerle Rabbimiz müminlere, inkarcılara karşı nasıl bir tutum takınmaları gerektiğini, nasıl bir tebliğ metodu izleyeceklerini, Kuran ahlakının tüm dünyaya hakim olması için neler yapmaları gerektiğini haber vermiştir. Elbette bu işaretleri ancak, Kuran’a vicdan ve kalp gözü ile bakabilen, Kuran’ın nurunu ve verdiği mesajı anlayabilen, Allah’ın kendisinden razı olduğu kullar anlayabilirler. İşte bu, Kuran’ın yüzlerce mucizesinden bir tanesidir.

Kuran’da Yüce Rabbimiz’in, Bilimi, İman Edenler İçin Farz Kıldığı Anlaşılmaktadır

Kuran’da bilimsel ve matematiksel mucizelerin var olması, Kuran’ın üstünlüğünü, mucizevi yönünü ve Hak kitap olduğunu teyid eden olağanüstü mucizelerden biridir. Fakat bu özel mucizenin yanı sıra, Kuran ayetlerine baktığımızda, Allah’ın bilimi, iman edenler için farz kıldığı anlaşılmaktadır. Allah, iman edenlere, şahit oldukları olağanüstü yaratılış hakkında düşünmelerini, göklerin ve yerin yaratılış ilmini bilmelerini öğütlemektedir. Rabbimiz, Al-i İmran Suresi’nde şöyle buyurur:

Onlar, ayakta iken, otururken, yan yatarken Allah’ı zikrederler ve göklerin ve yerin yaratılışı konusunda düşünürler. (Ve derler ki:) “Rabbimiz, Sen bunu boşuna yaratmadın. Sen pek yücesin, bizi ateşin azabından koru.” (Al-i İmran Suresi, 191)

Bilimsel buluşlar ve gelişmeler, Allah’ın yaratma sanatının üstünlüğünü ve olağanüstülüğünü çok mükemmel şekilde ispat etmiştir. Günümüzde bu olağanüstü ilmin farkında olan vicdan sahiplerinin, bilimde derinleştikçe Allah’ın üstün sanatı karşısında nefesleri kesilmektedir. Tek bir hücre, tek bir hücrenin içindeki muhteşem DNA veya yalnızca tek bir tane protein dahi Allah’ın yüceliğini ve kadrini görebilmek için yeterlidir. Alemlerin içinde alemler yaratan, tüm varlıkları yoktan yaratmaya kadir olan Yüce Allah, zerrelerin içinde atomları var ederek, tüm maddenin varlığı için, %99’dan fazlası boşluktan oluşan atomları sebep kılarak üstün ilmini tüm insanlığa büyük bir ihtişam içinde göstermiştir. Cenab-ı Allah, hiçlikten, yokluktan, yalnızca bir patlamayı sebep kılarak gökleri ve yerleri var etmeye kadirdir. Yüce Allah, bu üstün yaratılışı yani Big Bang mucizesini, ayeti ile haber vermiştir:

Biz göğü ‘büyük bir kudretle’ bina ettik ve şüphesiz Biz (onu) genişleticiyiz. (Zariyat Suresi, 47)

Cenab-ı Allah, Kendi benzersiz sanatının, yarattığı varlıklardaki ihtişamın anlaşılabilmesi ve görülebilmesi için bilimi Müslümanlar için gerekli kılmıştır. Kuran ilmi ile birlikte bilimde derinleşenler de Yüce Allah’ın üstün ilmine şahit olduklarından, imanda da derinleşmektedirler. Allah ayetinde şöyle buyurur:

Ancak onlardan ilimde derinleşenler ile mü’minler, sana indirilene ve senden önce indirilene inanırlar. Namazı dosdoğru kılanlar, zekatı verenler, Allah’a ve ahiret gününe inananlar; işte bunlar, Biz bunlara büyük bir ecir vereceğiz. (Nisa Suresi, 162)

İşte bu sebeple Allah, samimi Müslümanların bilimsel gerçekleri bilmelerini, araştırmalarını, etraflıca öğrenmelerini ayetlerinde öğütlemektedir:

Üzerlerindeki göğe bakmıyorlar mı? Biz, onu nasıl bina ettik ve onu nasıl süsledik? Onun hiçbir çatlağı yok.

Yeri de (nasıl) döşeyip-yaydık? Onda sarsılmaz dağlar bıraktık ve onda ‘göz alıcı ve iç açıcı’ her çiftten (nice bitkiler) bitirdik.

 (Bunlar,) ‘İçten Allah’a yönelen’ her kul için ‘hikmetle bakan bir iç göz’ ve bir zikirdir. (Kaf Suresi, 6-8)

Bakmıyorlar mı o deveye; nasıl yaratıldı? Göğe, nasıl yükseltildi? Dağlara; nasıl oturtulup-kuruldu? Yere; nasıl yayılıp-döşendi? Artık sen, öğüt verip-hatırlat. Sen, yalnızca bir öğüt verici-bir hatırlatıcısın. (Gaşiye Suresi, 17-21)

Allah’ın herhangi bir şeyden yarattığına bakmıyorlar mı? Onun gölgeleri küçülerek sağdan ve soldan Allah’a secde eder vaziyette döner. (Nahl Suresi, 48)

Şüphesiz, göklerin ve yerin yaratılmasında, gece ile gündüzün art arda gelişinde, insanlara yararlı şeyler ile denizde yüzen gemilerde, Allah’ın yağdırdığı ve kendisiyle yeryüzünü ölümünden sonra dirilttiği suda, her canlıyı orada üretip-yaymasında, rüzgarları estirmesinde, gökle yer arasında boyun eğdirilmiş bulutları evirip çevirmesinde düşünen bir topluluk için gerçekten ayetler vardır. (Bakara Suresi, 164)

Şüphesiz göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün art arda gelişinde temiz akıl sahipleri için gerçekten ayetler vardır. (Al-i İmran Suresi, 190)

Göklerin ve yerin yaratılması ile dillerinizin ve renklerinizin ayrı olması, O’nun ayetlerindendir. Şüphesiz bunda, alimler için gerçekten ayetler vardır. (Rum Suresi, 22)

Göklerin ve yerin yaratılması ile onlarda her canlıdan türetip-yayması O’nun ayetlerindendir. Ve O, dileyeceği zaman onların hepsini toplamaya güç yetirendir. (Şura Suresi, 29)

Müminler, bilimsel gerçekleri anlayıp gördükçe, Allah’ın hayranlık uyandırıcı sanatını inceleyerek imanda güçlendikleri gibi, Allah’a karşı sözde delillerle iftira düzenleyenlerin tuzaklarını da bilimle, ilimle ortadan kaldırma imkanına da sahip olurlar. Allah’ın muhteşem yaratışını inkar etmeye çalışarak kendilerine tesadüfleri, doğayı, maddeyi sahte ilah edinenler, Rabbimiz’in sanatını sergilediği bilimle yenilgiye uğratılmakta, sahte iddiaları bu yolla yerle bir edilmektedir. Bu kişilerin getirdikleri tüm batıl deliller bilim yoluyla birer birer ortadan kaldırılmakta, Allah’a karşı mücadeleleri bozguna uğratılmaktadır.

Allah, insanın yaratılışı üzerinde düşünmeyi öğütlemekte, insan incelendiğinde ise ortaya çıkan mucizevi sistemler ve 100 trilyon olağanüstü hücreden her biri tek başına bu batıl iddiaları ortadan kaldırmaktadır. Allah göklerin yaratılışı üzerinde düşünmeyi öğütlemekte, Big Bang ile yaratılış ve evrendeki olağanüstü denge, bu batıl düşünceyi yerle bir etmektedir. Allah, yerdeki delillere bakılmasını öğütlemekte, yerin altından çıkan muhteşem yaratılış harikası fosiller, Darwinist, materyalist iddiayı temelinden yok etmektedir. Bunlar gibi daha pek çok delil, materyalistlerin, Darwinistlerin ve Allah’a karşı sözde delillerle ortaya çıkanların bütün planlarını ve düzenlerini ortadan kaldırmaktadır.

Müminlerin ilim ve bilimle Allah’ın yaratma delillerini ortaya çıkarmalarının bir hikmeti de, Darwinist ve materyalist zihniyetteki kişilere bilgisizce, körü körüne inanmış olan bazı insanların, bilimsel delillerle Allah’ın Tek Yaratıcı olduğuna kanaatlerinin gelmesini sağlamalarıdır. Bilimsel deliller, bu kişilerin, Allah’ın Yüce Kudretini yaratılan eserlerde görmelerine ve iman etmelerine vesile olmaktadır.

Kuşkusuz yalnızca tek bir ağaç, tek bir yaprak, tek bir tohum tanesi bile Yüce Rabbimiz’in ihtişamını ve Yüce Varlığını görüp anlayabilmek için yeterlidir. Fakat iman eden salih müminler için, Allah’ın detaydaki olağanüstü sanatını bilim vesilesiyle görmek, Allah’ın yüceliğini ve büyüklüğünü gereği gibi takdir edebilmeye büyük bir vesiledir. İşte bu sebeple Yüce Allah, iman edenlere bilimi farz kılmıştır.