İnfak bir insanın sahip olduğu malını ve imkanlarını Yüce Allah’ın yolunda kullanması demektir. Bu nedenle tüm ibadetlerde olduğu gibi, infak ederken de, bu ibadetin hikmetinin akılda tutulması çok önemlidir. Çünkü infak müminler için manevi bir arınma ve temizlenme vesilesidir.

Malını Allah yolunda, sadece O’nun rızasını kazanmak amacıyla harcayanların mallarında bir eksilme olmayacağı ve kazançlarının daima bereketli olacağı; buna karşılık insanlara gösteriş amaçlı, isteksizce harcama yapanların ise yaptıklarının ahirette kendilerine bir yarar sağlamayacağını Yüce Allah Kuran’da çıplak kalan kaya örneği ile hikmetli bir biçimde açıklar. Rabbimiz bu kimselerin samimiyetsiz şekilde infak etmelerini ve kazandıkları paranın hiçbir şeye güç yetiremeyeceğini Bakara Suresinde şöyle bildirmiştir:
Ey iman edenler, Allah’a ve ahiret gününe inanmayıp, insanlara karşı gösteriş olsun diye malını infak eden gibi minnet ve eziyet ederek sadakalarınızı geçersiz kılmayın. Böylesinin durumu, üzerinde toprak bulunan bir kayanın durumuna benzer; üzerine sağanak bir yağmur düştü mü, onu çırılçıplak bırakıverir. Onlar kazandıklarından hiçbir şeye güç yetiremez (elde edemez)ler. Allah, kâfirler topluluğuna hidayet vermez. (Bakara Suresi, 264)
İman etmeyenler mallarına dünya hayatında çok değer verirler, büyük bir sevgi ve tutkuyla bağlanırlar. Oysa bu mallar müminler için sadece kendilerine Yüce Allah’ın rızasını kazandırmasını umdukları birer vesiledir. Müminler sahip oldukları herşeyin gerçek sahibinin Yüce Allah olduğunu bildikleri için, infak ibadetini çok büyük bir istekle yerine getirirler. Tüm nimetleri sadece Allah’ın rızasını kazanmak için büyük bir şevkle kullanmaları ve infak etmeyi Yüce Allah’a yakınlaşmaya bir vesile olarak görmeleri, müminlerin Rabbimize olan sadakatlerini, O’nun rahmet ve hoşnutluğunu dünyadaki hiçbir şeye değişmeyeceklerini, bu uğurda herşeyi feda edebileceklerini en güzel şekilde ortaya koyar.