Rabbimiz olan Allah Kuran’da helal ve temiz olan yiyecek ve içeceklerden yiyip içmeyi teşvik etmiş, ancak israf etmeyi haram kılmıştır. Allah israf edenlerden hoşnut olmadığını Kuran’da şöyle bildirmiştir:

“Ey Ademoğulları, her mescid yanında ziynetlerinizi takının. Yiyin, için ve israf etmeyin. Çünkü O, israf edenleri sevmez.” (A’raf Suresi, 31) 


Bir başka ayette ise israf edenler “şeytanın kardeşleri” olarak tanımlanmıştır:

“… İsraf ederek saçıp-savurma. Çünkü saçıp-savuranlar, şeytanın kardeşleri olmuşlardır; şeytan ise Rabbine karşı nankördür.” (İsra Suresi, 26-27) 


Ne var ki din ahlakından uzak olan insanların büyük bir bölümü imkanlarını sınır tanımaz bir şekilde harcamakta, hayatlarını israf içinde tüketmektedirler. Bu kişiler büyük bir gaflet içinde olduklarını fark etmedikleri gibi, kendilerinin hiçbir zaman yoksul düşmeyeceklerinden de adeta emindirler. Oysa elbette ki yaşamlarının bir sonraki kesitinde kendilerini düşkün, fakir, yardıma muhtaç biri olarak bulabilirler. Ama günlük hayatın gaflet dolu koşuşturmacası içinde bu olası gerçeği tamamen unutmuş şekilde yaşarlar. Dünyada açlık çeken milyonlarca insanı bir an bile düşünmeden yer-içer, israf ederler. Oysa Allah insana kendi bedeninden soluduğu havaya, yediği yemekten giydiği kıyafetlere kadar sayısız nimet nasip etmiş, görünür ve görünmez pek çok şeyi onun kullanımına vermiştir. İnsana düşen; israftan kaçınmak, sahip olduğu nimetleri Allah rızası için ölçülü bir biçimde kullanmak ve ihtiyaçtan fazlasını fakirlere, yardıma muhtaç olanlara dağıtmaktır.

Her gün 40 bin çocuk açlık nedeniyle hayatını kaybediyor

postabaslik
israf

Birleşmiş Milletler’in hazırladığı raporlara göre, her gün dünyada 40 bin çocuk israfın yol açtığı açlıktan dolayı hayatını kaybetmektedir. Dünyada açlıkla karşı karşıya olan insanların sayısı ise 800 milyonu geçmektedir. Dolayısıyla israf edenler, evindeki yiyeceklerin bozulmasına göz yumanlar ya da ya da kişisel çıkarları uğruna, örneğin ürün fiyatını arttırabilmek için kamyonlar dolusu sebze ve meyveyi çöpe atan insanlar, bu ürünlere muhtaç olan ve açlık sınırında yaşayan milyonlarca insanın varlığını hiç hesaba katmakmaktadırlar. Dünyada her gün lokantalarda, evlerde, işyerlerinde çöpe atılan yiyeceklerin, ekmeğin, meyve ve sebzenin haddi hesabı yoktur. Hiç kuşkusuz bu, Allah’tan korkan vicdanlı bir insanın yapabileceği bir şey değildir. Senede yaklaşık 20 milyon çocuğun yeterli beslenemediği için öldüğünü bildiği halde bu durumu göz ardı ederek hayatına devam etmek çok büyük bir zulümdür. Vicdanlı insana düşen; yeryüzünden açlık ve fakirlik silininceye dek gayret etmek, gerek kişisel gerekse toplumsal olarak israfı önleyerek zayıf düşmüş zavallı insanların kurtulmasına vesile olmaya çalışmaktır. 


Yeryüzünde israfı önlemenin çözümü ise son derece kolaydır. Nitekim zengin olanlar ihtiyaçlarından arta kalanı düzenli olarak fakirlere ulaştırsalar, dünyanın hiçbir yerinde fakirlik diye bir sorun kalmayacaktır. Zengin devletler fakir devletlere yardım etse, dünyada açlıktan ölen bir kişi bile kalmaz. Bunu teşvik etmek, bunun için aracı olmak, şüphesiz büyük bir sevaptır.

Ahir Zaman’da israf önlenecek, yeryüzünde aç ve fakir insan kalmayacaktır

Peygamber Efendimiz (sav)’in hadislerinde kıyamet öncesinde açlığın, fakirliğin artacağını, fakat bunun ardından israfın, açlığın, fakirliğin tamamen ortadan israf2kalktığı, insanların büyük bir nimet bolluğu içinde yaşadığı, yeryüzüne bolluk ve bereketin hakim olduğu bir dönemin geleceğini bildirmiştir. Peygamberimiz (sav) bu konuyla ilgili şöyle buyurmuştur:

… Yer yemişini (gıda ürünlerini) verecek ve insanlardan hiçbir şey saklamayacak (vermemezlik etmeyecek)tır… (Sünen-i İbni Mace, 10-347/ Ramuz el Ahadis, s. 508)

… O zaman ümmetim nimetlenecek, hayvanlar bolluk içinde ve arzın nebatatı (bitkileri) çok fazla olacak… (El-Kavlu’l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 26)

… O zaman ümmetim, iyisi kötüsü hepsi de mislini görmedikleri nimetlerle nimetlenir… (Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 16)

… Mal da o kadar çoğalacaktır ki, hiçbir kimse mal kabul etmeyecektir. (Sünen-i Ibn-i Mace, 10/340)