İnsan gün içinde dikkatini dağıtacak yüzlerce konuyla karşılaşır. Günlük hayatın karmaşası ve hareketliliği sırasında imanda derinleşmek, ahiretin varlığını daha keskin düşünebilmek ise ancak gerçek iman ile mümkün olur. Özellikle ölümü düşünmek, dünyadaki varlığının Allah’ın kaderde belirlediği bir vakitte son bulacağını ve sonsuz hayata geçişin her an olabileceği gerçeğini kavramak akılda bir netlik oluşturur.
Çünkü ölümle birlikte, o güne kadar değer verilen, çok önemli olduğu zannedilen üzerinde uzun zaman harcanan pek çok dünyevi konu anlamını yitirir. Ölümü düşünmenin getirdiği bu imani ciddiyet ile cennet ve cehennemin yakınlığı daha iyi anlaşılır. Ahiretin yakınlığı, dünyanın yalnızca bir imtihan yeri olduğu daha derin bir anlayışla kavranır. İmanı gereği gibi kavramayan insanlar, dünya hayatında ölümü ve ahireti flu bir bakış açısıyla değerlendirler. Ancak ölümle karşılaştıklarında bu fluluk bir anda çok keskin bir netlik kazanacak ve ahiretin gerçekliğini tüm bu insanlar tüm açıklığıyla kavrayacaklardır. Ölüm anında kazanılan bu keskin kavrayış Kuran’da şöyle bildirilmektedir:
O, ölüm sarhoşluğu, bir gerçek olarak gelip de, (insana) “İşte bu, senin yan çizip-kaçmakta olduğun şeydir” (denildiği zaman da). Sur’a da üfürülmüştür. İşte bu, tehdidin (gerçekleştiği) gündür. (Artık) Her bir nefis, yanında bir sürücü ve bir şahid ile gelmiştir. “Andolsun, sen bundan gaflet içindeydin; işte Biz de senin üzerindeki örtüyü açıp-kaldırdık. Artık bugün görüş-gücün keskindir.” (Kaf Suresi, 19-22)
Ayetteki, “… sen bundan bir gaflet içindeydin; işte Biz de senin üzerindeki örtüyü açıp- kaldırdık.” İfadesiyle, insanların dünya hayatının geçiciliğinden, ahiretin varlığından ve hesap gününden gafil bir yaşam sürdürdükleri açıklanmaktadır. Ancak ölüm anında, hayatı boyunca cenneti ve cehennemi düşünmeyen bir insanın dahi görüşü keskinleşir ve anlayışı açılır. Ama artık o kişinin imtihanı bitmiştir ve hükmü verilmiştir. Asla geri dönüş yoktur. “Ben bu gerçeği kavradım, benim imtihanım tekrar başlasın” gibi bir ihtimal hiç kimse için asla gerçekleşmez.
İman edenler ahirette böyle bir durumla karşılaşmaktan şiddetle korktukları için hayatları boyunca Allah’ a yakınlaşmak ve imanı daha derin yaşamak için yollar ararlar. Mümin, yalnızca Allah’ın rızasına, rahmetine ve cennetine yönelmiştir. Her insanın ölüm anı gelmeden cennetin, cehennemin yakınlığını ciddiyetle kavraması ve sonsuz güç sahibi Yüce Rabbimiz’e yönelmesi gerekmektedir.