İnsanların birçoğu hayatları boyunca hep birşeylere hazırlık yaparlar. Daha ilkokul çağlarındayken kolejde okumak için büyük bir hırsla sınavlara hazırlanırken, bu çaba orta öğrenimin sonunda da iyi bir üniversitede öğrenim görmek için devam eder. Üniversitenin sonunda ise okulu bitirme heyecanı yerini, “Acaba iyi bir iş bulabilecek miyim?” telaşına bırakır. Daha sonraki yıllarda insanın bu uğraşısı, hep daha iyi bir iş, yükselme arzusu, daha iyi bir ev, daha iyi bir araba, daha çok mal-mülk sahibi olma silsilesi şeklinde devam eder. Hangi meslek grubundan, hangi toplumdan olursa olsunlar, insanlar sürekli birşeyler yetiştirme telaşı içindedirler. Detaylara bakıldığında bir annenin, bir iş adamının veya bir öğretmenin uğrunda çaba harcadığı konular ne kadar birbirinden farklı olursa olsun, aslında hepsi ölene kadar sürekli bir hazırlık içindedirler. İnsanlar yaşlanıp da artık ölüme yaklaştıklarında bile bu hazırlıkları devam eder. Hala emeklilik günlerini daha iyi bir sahil kenarında nasıl geçireceklerinin, torunlarının mezuniyetlerinde ne giyeceklerinin veya evlerine hangi perdeyi asacaklarının hazırlığı içinde olurlar. Bu insanların birçoğu ölüm anı gelip de Allah canlarını aldığında, arkalarında hala tamamlayamadıkları, yarım kalan işler bırakmışlardır.
Oysa bu insanların bir kısmı, hayatları boyunca yapmaları gereken en önemli hazırlığı, sonsuz ahiret hayatları için yapmaları gereken hazırlığı yapmamışlardır. Dünya ile ilgili birçok ayrıntı ve olay, onlara Allah’ı ve ahireti unutturmuş, ileride dönüp geriye baktıklarında çok pişman olacakları aldatmacalarla oyalamıştır.
Vicdan ve şuur sahibi bir insanın Allah’ın verdiği çok kısa ve geçici dünya hayatında yapması gereken en önemli hazırlık, Allah’ın rızasını kazanmak için çaba harcayarak kendisini sonsuz ahiret hayatına hazırlamasıdır. Elbette burada anlatılan mantığın yanlış anlaşılmaması da önemlidir. Zira bir insan derslerine çalışabilir, sınavlara hazırlık yapabilir veya iyi bir iş arayışı içinde olup, ev sahibi olabilir. Ancak önemli olan bunları hayatının amacı haline getirip, asıl düşünmesi gereken konuları unutmamasıdır. Tüm bunları yaparken, yaratılışının gerçek amacının Allah’a iyi bir kul olmak olduğunu bilerek yaşamalıdır.
Mümin, hayatı boyunca, Allah’ın vadettiği ve kesin olarak gerçekleşecek olan sonsuz ahiret hayatına hazırlık yapar. Dünyanın çok kısa kalınacak, geçici, birçok eksikliklerle dolu, Allah’ın birçok hikmetle yarattığı bir imtihan yeri olduğunun farkındadır. Çok kısa kalacağı bu imtihan ortamından sonra, Allah’ın canını alacağını, bunun her an olabileceğini ve ardından da sonsuz ahiret hayatının başlayacağını bilir. Sürekli olarak ahiret hayatını güzelleştirecek yollar arar. Allah’a olan imanını, yakınlığını, takvasını hep daha da artırmaya çalışır. Allah’a karşı sürekli samimi olma çabası içindedir. Her işinde Allah’ı düşünüp anar. Allah’a sürekli içten bir kalp ile yönelir. Başına ne olay gelirse gelsin en güzel şekilde sabreder. Güzel ahlaklı olma ve bu ahlakı çevresindekilere de yayma konusunda büyük bir istek ve gayret içerisinde olur. Kendisini beğenerek ve durumundan memnun olarak değil, aksine hep kendisini geliştirme çabası içinde yaşar. Allah’ın çok seveceği ve kendisinden razı olacağı bir insan olma çabası, müminin hayatının sonuna kadar sürekli artarak devam eder. Dünya hayatına razı olup, dünyayı isteyenler nasıl bu konuda ciddi ve hırslı bir çaba içinde oluyorlarsa, müminin ciddi çabası da sonsuz ahiret hayatında Allah’ın razı olduğu ve sevdiği bir kul olma yolundadır. Mümin “Dünyayı daha rahat nasıl yaşarım, dünyadaki amaçlarıma nasıl ulaşırım” yarışı içinde değil, hep Allah’ın rızasını aramada, hayır ve güzelliklerde, daha takva olmada, salih amellerde bulunma konusunda bir yarış içindedir.
Allah bir ayetinde, müminin ahiret için gösterdiği ciddi çabayı bizlere şöyle bildirmektedir:
Kim çarçabuk olanı (geçici dünya arzularını) isterse, orada istediğimiz kimseye dilediğimizi çabuklaştırırız, sonra ona cehennemi (yurt) kılarız; ona, kınanmış ve kovulmuş olarak gider. Kim de ahireti ister ve bir mü’min olarak ciddi bir çaba göstererek ona çalışırsa, işte böylelerinin çabası şükre şayandır. (İsra Suresi, 18-19)