Özer, ”Başta depresyon ile alkol ve madde bağımlılığı olmak üzere çeşitli ruhsal hastalıklar, çocukluk ve yetişkinlik dönemlerine ait örseleyici yaşantılar, olumsuz aile içi etkileşimler, sosyal yalıtılmışlık, toplumsal dayanışma azlığı, ekonomik sorunlar, kayıplar, umutsuzluk, dürtüsellik, göç gibi sosyo-ekonomik etmenler intihar riskini artırmaktadır’‘ dedi.
İntiharların ve intihar girişimlerinin özellikle genç nüfusta daha çok görüldüğünün belirlendiğini ifade eden Özer, şunları kaydetti:
”DSÖ, dünyada her 40 saniyede bir intiharın, her 3 saniyede ise bir intihar girişiminin gerçekleştiğini, son 45 yılda intiharların yüzde 60 civarında arttığını ve intiharın tüm dünyada ilk 10 ölüm nedeni arasında yer aldığını bildirmektedir. Bu verilere göre her gün 3 bin kişi intihar etmekte, her 30 saniyede bir kişi hayatına son vermektedir. Tüm ölümlerin yaklaşık yüzde 1’i intihar girişimleri sonucu gerçekleşmektedir.”
Dünyanın her neresinde olursa ve ne tür sorunları olursa olsun, insanların içine düştükleri tüm sıkıntıların tek bir sebebi vardır:
Allah’ı tanımamaları ve yalnızca imanla kazanabilecekleri nimetlerden mahrum kalmaları…
Allah’a iman etmedikleri, Allah’tan korkmadıkları ve iman ahlakını yaşamadıkları sürece, insanların gerçek anlamda mutlu ve huzurlu olabilmeleri, karşılaştıkları sorunlarla akılcı ve sağlıklı bir şekilde mücadele edebilmeleri, mutlak anlamda dengeli bir kişiliğe sahip olabilmeleri mümkün olmaz.
Bu, Allah’ın Kuran ile insanlara bildirdiği bir kanunudur. En güzel nimetlerin içerisinde bile olsalar, Allah’tan uzak olmaları nedeniyle bu kimseler mutsuz ve huzursuz bir hayat sürerler. Çünkü Allah insanlara mutluluğu ancak iman ile verir, hayatın güzelliklerinden gerçek anlamda zevk alabilmeleri ancak bu şekilde mümkün olur. Kuran’a uygun samimi bir iman olmadığı sürece, insanların hiçbir yolla, hiçbir yöntemle gerçek mutluluğu elde edebilmeleri mümkün değildir.
İşte en gelişmiş, en kültürlü bilinen ülkelerde ya da en iyi yetişmiş insanlardan oluşan çeverlerde dahi intihar oranlarının yine bu denli yüksek olmasının sebebi budur: imanın eksikliği…
İman eden bir kimse, dünya hayatında maddi manevi ne tür problemlerle karşılaşırsa karşılaşsın, bunların hepsini iman gözüyle değerlendirmenin huzuru içerisindedir. Örneğin bir anda tüm malını mülkünü kaybedebilir, çok yüklü miktarlarda borç içerisinde kalabilir ve bunları ödeyebilecek bir çözüm yolu da gözükmeyebilir. Ya da ölümcül bir hastalığa yakalanıp fiziksel anlamda çok acı çekerek yaşamak zorunda kalabilir. Sakat kalabilir ve hayatını sürdürmesi her açıdan çok güç bir hal alabilir. Sevdiği insanlardan uzak kalabilir, veya yakınlarının hainane tavırlarıyla karşılaşabilir. Bunlar ilk akla gelen ve insanların hemen hemen hepsinin karşılaşabildiği örneklerden birkaçıdır. Ama insanın hiç aklına gelmeyecek kadar hayret verici ve zor başka şartlar da olsa, mümin için sonuç fark etmeyecektir. Müslüman, tüm bunların Allah’ın kontrolüyle yaratıldığını, kendisi için çok hayırlar ve hikmetler içerdiğini ve Allah’a tevekkül eden bir insan için herşeyin mutlaka en güzel şekilde sonuçlanacağını bilir. Bu yüzden de keder, üzüntü, ümitsizlik, stres, çözümsüzlük gibi çarpık ruh hallerine girmez.
İmanı yaşamayan insanlar için ise, dünyadaki en sıradan olay bile intihar sebebi olabilir. Bir kimseden duydukları tek bir olumsuz söz, kendilerine yapılan basit bir eleştiri, olağan bir konuda başarısız olmaları dahi onları böyle bir sona itebilir. Daha büyük sorunlarla karşılaştıklarında ise, büyük çoğunluğu ciddi bunalımlar yaşamakta ve çoğu zaman da intihara yönelmektedirler. Uzmanların ortaya koyduğu veriler, bu konunun ne kadar ciddi boyutlarda olduğunu açıkça göstermektedir: “… her 40 saniyede bir intihar, her 3 saniyede ise bir intihar girişimi söz konusudur.”
İnsanların, çözümsüz olduğunu düşünerek intihara giriştikleri sorunlarına çözüm getirmek de bu konuyu halledecek bir yöntem değildir. Örneğin iflas eden bir kimseye kaybettiği tüm parası geri verilse, belki o an için bu yüzden intihar etmekten vazgeçebilir. Ama bir sonraki aşamada yeni bir sorunla daha karşılaşacaktır. Bunun da çözümü hemen kendisine sunulsa, yine de bu çözümlerle bu kişi intihara olan eğiliminden vazgeçecek değildir. Çünkü temelde hayata bakış açısı çarpıktır. Allah’a tevekkül etmemenin sıkıntısını yaşamaktadır. Böyle bir kişi için üzüntüye, strese kapılmak, bunalıma girmek an meselesidir. Psikolojik açıdan destek alması, tedavi görmesi de çözüm değildir. Tem çözüm Yüce Allah’ı tanıması, Rabbimiz’in üstün ahlakını, kullarına olan sevgisini, rahmetini, lütfunu, nimetini takdir edebilmesi; kaderin mükemmeliğine, Allah’tan gelen herşeyin hayrına ve hikmetine, insanların ahirette en mükemmel karşılığı alacaklarına inanması gerekmektedir.
Bu nedenle özellikle de son 45 yılda % 60 oranında artış gösteren intihar olaylarının önlenebilmesi için tek yol insanlara Allah’ı tanıtmak, Kuran ahlakını öğretmek, imanı sevdirmektir.