Allah’ın bir insana iman nasip etmesi ve kişinin bütün hayatını Allah’ın rızasına uygun bir şekilde yaşama gayreti içinde olması, Allah’ın bir insana verdiği en büyük nimetlerden biridir. Dünyadaki bütün insanlar doğarlar, yaşarlar ve ölürler. Bu durum, binlerce yıldır süregelmektedir. Bu süreç içerisinde bazı insanlar hayatlarının tamamını Allah’a iman ederek, Allah’ın rızasını, rahmetini, cennetini kazanmaya çabalayarak geçirirken, bazı insanlar da dünyanın boş aldanışlarına, şeytanın kışkırtmalarına uyum sağlayarak Allah’ın rızasından tamamen uzak bir hayat yaşarlar. İlk bakışta bu insanların çoğunluğunun benzer hayatlar yaşıyor olmaları iman etmeyenleri aldatmaktadır. Nihayetinde herkes yemek yemekte, uyumakta, işe gitmekte, para kazanıp bir yaşam sürmektedir. Halbuki Allah’a iman etmeyenlerin ömürleri boyunca kavrayamayacakları bir gerçek vardır; Allah’a iman etmenin inananlar üzerinde oluşturduğu güzellikler.
İman eden bir insan dünyadaki diğer insanlar gibi yemek yese de, işe gidip, çalışıp para kazansa, araba kullansa, otobüse trene binse de, esasında tüm bu hareketleri yaparken Allah’a iman etmenin, Allah’tan korkarak ve vicdanını kullanarak yaşamanın rahmetini yaşamaktadır. İman eden kişi her an Allah ile birlikte olduğunu, insanların rızasının hiçbir öneminin ve değerinin olmadığını, esas razı edilmesi gereken tek varlığın Allah olduğunu bilir. Tüm hareketlerini, yaşam tarzını Allah’ın rızasını kazanmak gayesi ile planlar ve ahirete iman eder. Dünya hayatının yaşanılacak asıl yer olmadığını, aksine sonsuz ahiret hayatı ile kıyaslandığında çok kısa ve geçici bir süreç olduğunu bilir. Bu da iman eden bir Mümin için bir sevinç vesilesi haline gelir. Çünkü iman edenler imtihan ortamının, zorluk, sıkıntı gibi gözüken olayların sadece dünya hayatının bir parçası olduğunu bilirler. Eğer dünya hayatlarını Allah’ın istediği gibi yaşarlarsa sonsuz ahiret yaşantısında Allah’ın rızasını kazanmış olarak cennette olmayı umarlar. Bu da sonsuz zamanlar boyunca güzellikler, nimetler ve hepsinin üstünde Allah’ın rızasını kazanmış olarak yaşamak anlamına gelmektedir.
İman edenlerin yaşadıkları en büyük güzelliklerden biri de Allah’ın, herşeyi kendileri için en hayırlı şekilde yarattığına iman etmelerinden kaynaklanan kadere teslimiyetleridir. Bulundukları iş yerindeki bir toplantıda, okuldaki bir sınavda veya sıkışık bir trafikte daha birçok insan aynı şartlarla karşı karşıya olup, içinde bulundukları durumdan dolayı öfkelenir, heyecanlanır veya korkarken, iman edenler Allah’a tevekkül etmenin derin hazzını yaşarlar. Başlarına her ne gelirse gelsin bunun göklerin ve yerin Rabbi olan Yüce Allah’tan olduğunu bilirler. Allah tüm evreni yoktan var eden, sonsuz güç sahibi, en Yüce varlıktır. Yüce Rabbimiz mükemmel bir düzen, olağanüstü bir sistem yaratmış ve tüm bu olağanüstülüklerin arasında gelmiş geçmiş milyarlarca insanın da kaderlerini belirlemiştir. Yüce Rabbimiz’in yarattığı kadere teslim olup, sevinç ve şevkle bu kaderi izlemek, bu kadere canı gönülden razı olmak ise Allah’ın müminlere bahşettiği büyük bir rahmettir.