Tüm Kâinatın Yaratıcısı olan, her türlü eksiklikten münezzeh ve bize şah damarımızdan daha yakın olan Yüce Allah’la kesintisiz bağlantı kurmak her müslümanın için çok önemlidir.

Yüce Allah’la kurulan samimi, derin ve kesintisiz bağlantı müminin imanını, şevkini, Allah’a olan teslimiyetini, sevgi ve saygısını daha da arttırır. Kişiyi Allah’ın razı olmayacağı bir tavır içine girmekten sakındırır, nefsinin taşkınlıklarını, sınır tanımaz kötülüklerini dizginler, sürekli olarak Allah’ın razı olacağı umulan yönde hareket etmesine vesile olur. Bu yakınlık, Allah’ın rızasına, rahmetine ve cennetine yaklaştırarak mümine çok büyük manevi bir haz verir. Mümini Allah’ın sınırlarını korumada, Allah’ın rızasını aramada son derece yüksek bir şuura, uyanıklığa ve titizliğe iletir. Sonuçta müminin Allah’la kurduğu kesintisiz bağlantı, onu kıyamet gününün korkusundan ve cehennemdeki ebedi korku ve dehşetten kurtarmaya vesile olur:
“… Artık bunların ecirleri Rableri Katındadır, onlara korku yoktur ve onlar mahzun olmayacaklardır.” (Bakara Suresi, 274)
Bediüzzaman Said-i Nursi nimeti vereni düşünmenin nimetten daha değerli olduğunu belirterek Yüce Allah’la derin ve samimi bağlantı kurmanın önemine şöyle dikkat çekmiştir:

”Bu kıymettar hârika-yi san’at olan nimetler Ehad-ü Samed’in (Bir ve tek olan ve hiçbir şeye ihtiyacı olmayan Allah’ın) mu’cize-i kudreti ve Hediye-i rahmeti olduğunu düşünmek ve derk etmek (anlamak)” fikirdir. Bir padişahın kıymettar bir hediyesini sana getiren bir miskin adamın ayağını öpüp, hediye sahibini tanımamak ne derece belâhet (düşüncesizlik) ise, öyle de; zâhirî mün’imlere (nimetlere vesile olan kişilere) medih (övgü) ve muhabbet edip, Mün’im-i Hakiki’yi (nimetlerin gerçek sahibini olan Allah’ı) unutmak (Yüce Allah’ı tenzih ederiz.); ondan bin derece daha belâhettir (düşüncesizliktir).