Müminler her devirde, Allah’a kulluk etmeleri, O’nun emirlerini yerine getirmeleri, insanların değil de yalnızca Allah’ın rızasını gözetmeleri nedeniyle içinde yaşadıkları toplumlar tarafından yadırganmışlardır. İnkar edenlerin kendi içinde oluşturduğu çarpık yaşam biçimini ve felsefesini reddetmeleri, Kuran’da bildirilen ahlakı benimsemeleri nedeniyle çeşitli tepkilerle karşılaşmışlardır. İnkarcı toplumunun bu tepkisi, karşı tavır alma, manevi baskı, kınama, fiziksel saldırı ve eziyet şeklinde gerçekleşmiştir.

Ancak, Allah’a karşı tam bir güvene ve sarsılmaz bir imana sahip olan müminler, bu baskı ve kınamalar karşısında dinlerinden en ufak bir taviz vermemişlerdir. Bu güzel ahlaklarından dolayı da Allah’ın yardım ve desteğini kazanarak, inkarcılara karşı zafer elde etmişlerdir.

Mümin, İslam’ı yaşarken her zaman fiziksel bir saldırıyla karşılaşmayabilir. Fakat Allah’ın emirlerini yerine getirmedeki titizliği ve inkarcıların batıl fikir sistemini ezmedeki kararlılığı yüzünden etrafını saran kişiler tarafından çeşitli eleştiri ve kınamalara maruz kalabilir. Ancak bu kişiler kısa zamanda bu tür kınamalara taviz vermeyen, güçlü şahsiyete sahip, Allah’a ve kendine güveni tam olan müminleri yolundan saptıramayacağını anlarlar. Müminler yalnızca Allah’tan korkarlar ve kendilerini kınayanlardan korkmazlar. Tam tersine, akılları, sabırları, dirayetleri, kararlılıkları ve ilmi mücadelelerindeki başarılarıyla kınayıcılar üzerine büyük korku salarlar. Bu tür kınamalar müminleri daha da motive eder.

Kınayanın kınamasından korkmak aynı zamanda da Allah’a karşı şirk koşmak demektir. Çünkü Allah ayetlerinde ‘yalnızca Kendisi’nden korkulması gerektiğini’ bildirmektedir. Böyle bir kişi ise İslam’a değil yalnızca kendine zarar verir. Allah onun yerine kınayanın kınamasından korkmayan ve aşağıdaki ayette sıralanan üstün vasıflarla donatılmış müminleri getirir:

Ey iman edenler, içinizden kim dininden geri döner (irtidat eder)se, Allah (yerine) Kendisi’nin onları sevdiği, onların da Kendisi’ni sevdiği, mü’minlere karşı alçak gönüllü, kafirlere karşı ise ‘güçlü ve onurlu,’ Allah yolunda cehd eden (çaba harcayan) ve kınayıcının kınamasından korkmayan bir topluluk getirir. Bu, Allah’ın bir fazlıdır, onu dilediğine verir. Allah (rahmetiyle) geniş olandır, bilendir. (Maide Suresi, 54)