Hz. İbrahim’in babası, diğer birçok kavimde rastlanan inkarcı özelliklerine sahiptir. Allah’a karşı büyüklenen, elçiye karşı gelip, zorluk çıkaran insanlardan birisidir. Din ahlakını oğlundan öğrenmek bu kibirli insana ağır gelmiş ve onu bir peygamber olarak kabul etmek istememiştir. Hz. İbrahim güzel bir dille ve hikmetle babasına tebliğ yapmış, onu putlara tapmaktan alıkoymaya çalışmıştır. Ancak tüm bu samimi çabasına rağmen babasının tavrı son derece sert olmuştur. Sadece Allah’a iman ettiği için Hz. İbrahim’den ayrı kalmayı istemiş, hatta öz oğlu olduğu halde onu taşa tutmakla tehdit etmiştir. Bunu haber veren ayetlerde şöyle buyrulmaktadır:

Kitapta İbrahim’i de zikret. Gerçekten o doğruyu söyleyen bir peygamberdi. Hani babasına demişti: “Babacığım işitmeyen, görmeyen, ve seni herhangi bir şeyden bağımsızlaştırmayan şeylere niye tapıyorsun? Babacığım gerçek şu ki sana gelmeyen bir ilim geldi bana. Artık bana tabi ol seni düzgün bir yola ulaştırayım. Babacığım gerçekten ben sana Rahman tarafından bir azabın dokunacağından korkmaktayım o zaman şeytanın velisi olursun.” (Babası) demişti ki: “İbrahim sen benim ilahlarımdan yüz mü çeviriyorsun? Eğer (bu tutumuna) bir son vermeyecek olursan andolsun seni taşa tutarım. Uzun bir süre de benden uzaklaş, (bir yerlere )git.” (Meryem Suresi, 41-46)

Bu tehditlere rağmen Hz. İbrahim’in tavrı yine Allah’ın hak dinine uygun olmuş, babasının ve kavminin, elçiliğini inkar etmeleri üzerine Allah’a sadakat göstermiş ve onlardan uzaklaşmıştır. Hz. İbrahim’in bu örnek davranışları Kuran’da şöyle övülmektedir:

Gerçek şu ki İbrahim (tek başına) bir ümmetti; Allah’a gönülden yönelip itaat eden bir muvahhiddi ve o müşriklerden değildi. (Nahl Suresi, 120)Sonra sana vahyettik: Hanif (muvahhid) olan İbrahim’in dinine uy. O müşriklerden değildi. (Nahl Suresi, 123)